10. Bölüm

3.5K 141 21
                                    

Herkese selamlar! Yeni bölüme uçmadan önce yıldızlara basmayı unutmayın, olur mu? Hepinize keyifli  okumalar. 🖤

Gün Ağarmadan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün Ağarmadan

10. Bölüm

Her daim soğukkanlılığını koruyan o kadın, tek bir darbeyle yerle bir olmuştu. 

Hava artık kararmaya yüz tutmuşken hiç ummadığım bir anda yağmur damlaları sertçe arabanın ön camına çarpmaya başlamıştı. Gözlerim düşen damlalara takılırken kalbimin sesini artık duyamıyor, sessizliğe mahkûm edilmiştim. 

İnce parmaklarımı direksiyona sıkıca geçirmiş gözlerimi yoldan bir an olsun ayırmazken yanımda oturan kişinin dudaklarının arasından çıkardığı küfürleri artık duymuyor, etrafımda dolaşan sesleri yok sayıyordum. 

"Uyuşturucu kaçakçısından tutuklanmak nedir amına koyayım!?" Diye bağırdı, Ateş yüksek bir sesle. Bedenim benden bağımsız irkilirken omzumun üzerinden Ateş'e kısa bir bakış attım. Ateş ne dediğini idrak etmeye başlamış gibi yumruk yaptığı elini dizine geçirerek kendisini dizginlemeye çalışmıştı. "Kusura bakma yenge, sadece düşünmekten beynim biraz sikilmiş olabilir." 

"Ben nereden senin yengen oluyorum be?" Diye sorduğumda yüzümü ânında buruşturdum. 

Ateş dönüp bana çatık kaşlarla baktığında bakışlarım bir yolun bir de yüzünde durarak mekik dokuyordu. 

"Bizde abimizin yanında duran kadına yenge derler... Ondan öyle deyiverdim sanırım ye- avukat hanım! Yani bir daha olmaz merak etmeyin siz." 

Üzerinde durmayıp dirseğimi kapının kenarına yaslayıp elimle alnımı ovalarken tırnaklarımı direksiyona geçirip durdum. Ateş en sonunda sessizliğe dayanamamış olacak ki bana hızla dönüp çatık kaşlarla bakmaya devam etti. "Bunlar şimdi benim arabayı ne diye el koydu? Arabada ne bokumu bulacaklar? Ulan bir belâyı üzerimizden sıvarken biri bitmeden bir belâ daha geliyor! Benim abim şimdi suçsuz yere o dört duvar arasına girerse ne yapacağım ben?" 

"Sus artık, Ateş." Diye fısıldadığımda beni duymuyormuş gibi konuşmasını sürdürdü. 

"Sen ne diye bana engel olup koruyorsun ki? Ne güzel adamın kafasına sıkıp al sana uyuşturucu kaçakçısı diyecektim, sonra da domates kafasına dönüşen o Semih midir ne zıkkımsa yüzünü izleyip sigaramı yakacaktım!" 

"Ateş, sesini kes!" 

Ani kükreyişimi beklemiyormuş gibi bana dehşet gözlerle baktığında artık hiçbir şey umurumda değil, umrumda olan tek şey olayın aslını çözüp gerçeğe varmaktı. 

Üç saat önce. 

Semih elinde sıkı sıkıya tuttuğu kelepçeyi tam Baran’a doğru uzatacakken ani bir manevrayla elimi kaldırıp bu eylemine engel oldum. Semih benden artık sorgulayıcı bakışlarını saklama gereği duymadan yüzüme uyarı dolu ifadeyle bakıyordu. Baran’ın önüne geçtiğimde hiç kimsenin bakışlarını aldanmadan başımla Semih’e ileriyi işaret ettim. “İki dakika konuşalım, Semih.” Ciddiyetle kurduğum cümleye anlamayarak bakarken ona utanmasam yalvararak bakmaya başlayacaktım. “Şimdi değil, Mahinur. Onu alıp götürmem gerek.” Dedi Semih, ikaz dolu sesiyle.  

GÜN AĞARMADAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin