Hepinize selamlar! Yeni bölüme inmeden önce oylarınızı eksik etmeyin. Bölüm arası yorumlarınızı da unutmayın! 🖤
Gün Ağarmadan.
19. Bölüm.
Düşüncelerinde boğulan insanlar, yıldızlar gibi git gide artarken aslında gökyüzünde olan yıldızlar kadar özgür düşüncelere sahiptir. Düşüncelerimiz bizi hemen hemen her darbede yere düşürüp boynumuza bir halat geçiriyormuş gibi hissettirse de gerçek olan sadece boğulduğumuz değil, özgür olduğumuzdu.
Özgürlük büyük bir ayrıcalıktı, kimileri aileleri tarafından evde tıkılıp kalırken diğer kişiler dışarıda isterseler sabaha kadar sokaklarda yürüyebilirlerdi. Fakat şöyle de bir gerçek var ki aslında dışarıda olmanın yerine evde tıkılıp kalan çocuklar dışarıdakilerden daha da özgürdü. İçerde ve dışarıda olan insanlar bunları ayırt etmekte zorlansalar da mahkum kalan ve sokakta yaşayanlarla evde ve, dışarıda yürüyen insanlar aynıydı.
Bu dünyada aslında hepimiz özgürdük. Sadece insanlar bize o özgürlüğü tadıp, tanımamıza izin vermiyordu.
Ben özgür olduğumu hissettiğimde üniversiteyi kazanmış, hukuk bölümünde bulmuştum kendimi. Çocukluğumdan bu yana annem ve babam bir baskıcı bir o kadar da beni özgürlüğe alıştıranlardı. Yemeğimi yer, odama çekilir ders çalışırken annem ne yemek ne de ev işi yapmama izin veriyordu. Tüm bunlar yaşanırken ise ben odama kapanmış, türlü türlü depresyonlara girmiştim. Bunlar da yaşanırken ise içime çalışma hissi doğmuştu. Bedenimde dolaşmaya başlayan enerji, benim yeniden okula bağlanmama vesile olmuştu.
Bu kelime kulağıma ilk zamanlar garip gelmiş olsa da zamanla anlamını kavramış, kendimi tamamen özgür kılmıştım.
Zaman durmuş, gök gürlemeye bırakmıştı. Saniyeler önce üzerimize şiddetle yağmur artık hafiflemiş, varlığını bile zorlukla hissettiriyordu. Şafağın sönmesiyle eş zamanlı bakışlarımız gökyüzünden ayrılarak gözlerimizin birbirleriyle buluşmasını sağlarken benden bir cevap bekliyormuş gibi bana bakıyor, şifasını yeşiliklerimden alıyormuş gibi daha yoğun bakıyordu. Bedenimi esir alan titreşimle elimi tereddütle havaya kaldırdığımda bakışları elime kaymamıştı ama elimi kaldırdığını görüyordu. Avuç içimi daha yeni kesilmiş pürüzsüz yanağına yerleştirdiğimde gözlerini sertçe yumarak yanağını avuç içime bastırmıştı.
Restoranda beni sıkıştırdığı anı hatırladığını bilmem, içimin burkulmasına yeterliyken bunu düşünmemeye çalışarak parmak uçlarımla yanağını bir tüy misali gibi okşadım. Elimi yanağından cekeceğimden korkuyormuş gibi yanağını baskı uygulayarak avuçuma daha sert bastırırken işaret parmağım alnına yapışan birkaç saç telleriyle temas etmişti. Kapalı olan göz kapaklarını açmasını beklesem de bunu yapmaktan, söyleyeceklerimden korkuyormuş gibi inatla göz kapaklarını kaldırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN AĞARMADAN
Storie d'amore~ Tamamlanan kurgudur ~ O yeşil gözlerime bakarken ruhuma girmiş, en derinlerime dalmışken ben, onun kara kadar keskin olan gözlerine bakıyordum. Sert bakışlarını bir an olsun ruhumdan çekmezken elini saçlarımdan çekerek eliyle elimi kavradı ve avu...