Hepinize selamlar güzel çiçeklerim, bölüme koşmadan hemen önce oylarınızı atmaya unutmayın, olur mu? Bir de satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin çünkü tüm emeklerimiz, sizin yorumlarınızla değiyor.
Hepinizi kollarımla sararak keyifli okumalar diliyorum!
Gün Ağarmadan.
44. Bölüm.Bölüm Şarkıları;
Yüksek Sadakat - Katil Ve Maktül.Onun gölgesini hissetmiştim hissetmesine ama hissettiğim vakitte artık her şey için çok geçti.
Onun gölgesinden kaçmak, kurtulmak uzaktan bir özgürlük gibi görünse de benim için bir idamdan farksızdı.
Boynuma dolanan halat ile özgürlüğüme veda ediyor, idamımı kendi ellerimle var ediyordum.
En azından bunu aylar evvel yapmıştım.
Bunu muhtemelen birine anlatsam, inanmayacakları barizdi. Beni okuyan, hisseden, uzuvlarının tır tır titreyerek sızlayacakları zamanda ancak o zaman beni anlamaya başarabilirlerdi. Fakat başka bir şekilde sadece üstün kötü okuyacaklar, görecek, izleyecekler ise benim yaşadıklarımı da hissettiklerimi de anlamaları imkânsızlıktan başka bir şey değildi.
Çok sonradan, gecikmiş bir vakitte, şafak sönmeye başladığında onu hissetmiştim.
Gölgenin aslında benim gölgem olduğunu ve gölgeye yıldızlarımla birlikte parlatmaya başladığımı fark etmemiştim, tüm damarlarımda hissetmiş, sonrasında ise kalbimde kuş kondurmasına razı gelmiştim.
Aşk neydi ki?
‘Aşk’ kelimesinin anlamı sadede bununla tek kalmıyordu. Aşk sandığımızdan daha da büyük ve özel bir şeydi.
Tutku değil, hissetmekti.
Kafes değil, özgürlüktü.
Kalp birleşimi değil, kalplerin çırpınışlarıydı.
Ben, baştan sonuna kadar siyaha boyanmış bir adama tutulmuştum.
O bir katil iken ben maktül idim.
Sabaha karşı gün ağarmaya başlarken Baran’ın beni uyarmasıyla dağ evinden ayrılmıştık. Baran ben her ne kadar birkaç saat uyumuş olsam da o uyumamış, beni izleyerek dinlemeye seçmişti. Mehtap hanım biz çıktığımızda hâlâ uyumaya devam ediyordu ve eğer uyanmış olsaydı muhtemelen bizim kahvaltıya kadar kalmamız için ısrarcı olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN AĞARMADAN
Romance~ Tamamlanan kurgudur ~ O yeşil gözlerime bakarken ruhuma girmiş, en derinlerime dalmışken ben, onun kara kadar keskin olan gözlerine bakıyordum. Sert bakışlarını bir an olsun ruhumdan çekmezken elini saçlarımdan çekerek eliyle elimi kavradı ve avu...