31. Bölüm

1.4K 71 2
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

18-05-1993 yılında Mahinur Kırımlı doğdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


18-05-1993 yılında Mahinur Kırımlı doğdu. Onun adını ve soyadını bir kağıt parçasına yazdığımda bile parmaklarımda asılı kaldığını ve zihnime girmek için benimle kavga ettiğini hissediyordum. Sonra o an geldi... Onu bir kağıt parçasında daha fazla tutmayıp hayata getirdim. Onu tanıdık ve hâlâ da tanımaya devam ediyoruz, edeceğiz de. Mahinur Kırımlı, benim için hep özel ve ayrı kalacaksın. Tekrardan, iyi ki doğmuşsun avukat olan canım kızım. :)

Hepinize yeniden SE LAM LAR! Nasılsınız? Hepiniz iyi misiniz? Ben çok iyiyim! Çünkü sizinle yeniden bir aradayız... Bölüme koşmadan önce vote atmaya unutmayın lütfen. Ve satır aralarında da o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin...

Keyifli okumalar dilerim. 🖤

Gün Ağarmadan.
31. Bölüm.

Yağmur ve rüzgar birbirlerine çarpıştıkları ânda hiç ummadığın bir anda o rüzgar, bir fırtınanın zifiri karanlığın etkisini ortaya serebilecek kadar güçlü bir biçimde o rüzgârı yüzünüze çarpar, saçlarınızı rüzgârın şiddeti kadar şiddetli bir şekilde uçururdu. Fırtına başladığı vakitte bizi nelerin bekleyeceğinin yollarını gösteremezdi lakin bizim benliğimizin neleri hissedebileceğini seslice söylemese de bir dil işareti gibi gizlice gösterirdi. 

Bu gece her şey yolunda giderken, ben Baran'a bir değil, bir sürü kurduğum sözler .hakkında söz verirken her şey bu yola kadar yoluna gidiyordu. Gülüyorduk. Birbirimizin gözlerinin içine baka baka huzurla gülümsüyorduk fakat bazen, gülüşlerimizin de inkâr etsek de etmesek de bir bedeli olurdu. Bu hayata yaptığımız her bir şeyin bedeli ödenilecek kadar acımasız bir dünyanın içinde yuvarlanıyorduk. Özgür bir şekilde yapmak istediğim şeyi yaparken bazen farkında bile olmadan arkasından bir bedel ödemiş oluyordum, çoktan. 

Araba yarışına girmeye kalkışırken bile gözlerimizin içi gülerken, peşimizden acıların geldiğinden de haberdar bile değildik. O kadar o zamanki zamana odaklanmıştık ki... Bizi biraz sonra neyin karşılaşacağını düşünecek kadar kendimizde olmamıştık. Bir kez. Bu yolda ilerleyen herkes, hayatlarında ilk kez gerçeklerden uzaklaşmak istemişlerdi. Satrancın üzerinde olan piyonlarımız bir günlüğüne bile değil, sadece bir geceliğine özgür olmak istemişlerdi. Vezir bu özgürlüğü, önünde duran piyonlara müsaade etmek istese arkasından gelen Şah, buna izin vermemişti. 

GÜN AĞARMADAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin