2. Bölüm

8.1K 301 66
                                    

Oylarınızı esirgemeyin lütfen! Keyifli okumalar. 🖤

Gün Ağarmadan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün Ağarmadan

2. Bölüm

Güneş, aramıza bir işaret gibi düşmüştü.  

Eli sıkıca kavradığı silâhıyla birlikte hala havada dururken gözleri benden zorlukla ayrılmış, eli yavaşça yere inmişti. Sert yüz ifadesiyle silâhını beline geri koymadan yanıma doğru yürüdüğünde âdem elmasının hareketlendiğini gördüm. Yanımdan bir rüzgâr gibi geçip gittiğinde gözlerim onu takip etmekten kaçınmamış, âdeta üzerine kenetlenmişti. İsmini bilmediğim kara gözlü adam, Tayfun beyin yanına geçmenin yerine tam önüne geçtiğinde adı Hikmet olan adamın karşısına geçmişti. Yan profilinden kendini sıktığını ve silâhını kavradığı parmakları artık beyazlandığına bir bir şahit olmuştum. Kemikli yüz hatları kendini sıktığından olsa gerek damarlarıyla birlikte genişlerken bir an bu hâlinden ürkmedim desem sanırım yalancının önde gideni olarak görünürdüm.  

"Oğlun karşıma geçmenin yerine seni önüme bir yem olarak mı atmaya karar verdi, Hikmet Bey!?"  

Dedikleriyle beraber aynı anda tüylerim ürperirken bakışlarım ensesine kaydı, yutkunmakta zorluk çekerek bakışlarımı üçüne de dikip arabaya bedenimi hafifçe yaslayarak seyretmeyi seçmiştim. Aklım bunun yanlış olduğunu her ne kadar bas bas bağırsa da bedenim ilk kez kalbimi dinlemeye karar vermiş gibi beynimi çevrimdışı bırakmıştı. Başımı omzumun üzerinden döndürüp birbirilerine silâhları doğrultmuş olan adamlara bakarken Tayfun Bey'in adamları karşı taraftaki adamlardan sebepsizce daha korkusuz görünüyorlardı. 

Tayfun Bey'in arabasını kullanan adam silâhını adamlara doğrultmanın yerine Hikmet'e doğrulmuşken bakışları kısa bir süreliğine bana kaymıştı. Gözleri ikilemde kalmış gibi bakışlarını Hikmet'in karşısına geçen adama dikmişti. Adamın şuan hiç kimseye bakamayacağını anlamış olacak ki nefesini sinirli bir şekilde vererek parmaklarıyla silâhını daha sıkı kavramıştı.  

"Oğlumun seninle görecek bir hesabı yok ama eğer sınırları zorlarsan olur!" Dedi Hikmet, duruşundan her ne kadar ödün vermese de yüzünden ve sesinden gerginliğini sezebilmiştim. 

"Ben sınırları zorlamam Hikmet Bekiroğlu, ama o oğlun olacak şerefsizin benimle bir hesabı varsa çıksın karşıma, konuşalım. Korkup da seni önüme atmasın!" Dedi adam, tehditkâr bir şekilde. 

Korkuyu iliklerime kadar hissederken az önceki sakinliğimden eset kalmamış yerine hem tedirgin hemde korkuyu bırakmıştı. Herkes birbirlerine hala silah doğrultmaya devam ederken ben yüzüme korkuyu yansıtmamaya çalışıyordum. 

"Oğlumun seninle bir hesabı yok, şimdilik." Dediğinde Hikmet'in yüz ifadesinden uyarı dolu bakışlar akıyordu. Karşısında duran keskin bakışlarıyla Hikmet'i delip geçmek istiyormuş gibi bakan adam başını alayla 'hadi ya' der gibi baktığında bir an hiç acimadan adamın alnından vuracağından şüphe duydum. 

GÜN AĞARMADAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin