29. Bölüm

1.4K 77 8
                                    

Hepinize selamlar! Umarım hepiniz iyisinizdir?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hepinize selamlar! Umarım hepiniz iyisinizdir?

Bölüme başlamadan önce yıldız atmaya unutmayın... Bölümü okurken  satır aralarında yorumlarınızı da eksik etmeyin lütfen.

Hepinize keyifli okumalar dilerim.

Gün Ağarmadan.

29. Bölüm.

Bazen hiç olmadık bir zaman diliminde şafak en derin, dipsiz kuyularından farksız söner, bizi olduğumuz konumdan daha beter ederek, kendi nefesimizde kendi isteğimiz dışında boğulmamıza izin verirdi. 

Bazen anlatmaman gereken şeyleri birine anlatırsan eğer yakınların olduğunu düşündüğün insanlar bu anlattıklarını yüzüne vurmaktan gocunmazlar, yüzünüzde şekilenecek olacak o hayal kırıklığını hiçe sayarlardı. İnsanlar durmaları gereken yerleri bilmiyor olabilirlerdi ama yaralarınızı yüzünüze nasıl vurabileceklerini biliyorlardı. 

Baran'ın üzerimden kalkışını hisseder gibi olurken varlığını hem hissediyor hem de hissetmiyordum. Bedenimde dolaşan yorgunluğum hâlâ tazeyken kulağıma gelen seslere kulak asmakta zorluk çekiyordum ama Baran'ın biriyle telefondan konuştuğunu anlamıştım. Çok geçmeden karşı tarafı dinledikten sonra telefonu komidinin üzerine koyduğunu gelen sesten anladığımda gözlerimi zorlukla açarak yanımda uzanan Baran'a baktım. Sırtını yatağın başlığına yasladığını ve kollarını başının arkasında birleştirerek beni izlediğini gördüğümde bunu görmeye beklemediğimden duraksamıştım. 

Doğrulmaya çalışarak kısık gözlerle etrafıma bakınırken yarı açık duran perdenin atasından havanın çoktan karardığını fark etmiştim. Kolumda takılı duran saate bakarken saatin 22:33'u geçtiğini gördüm. Elimi yumruk yaparak gözlerimi ovalarken bakışlarını hâlâ üzerimde hissedebiliyordum. Kendime gelmeye başladığımı hissederken yavaşça dizlerimin üzerine çıkarak yanına yaklaşıp karnının tam üzerinde durduğumda oturmamıştım. Bacaklarım iki yanında dururken hâlâ dizlerimin üzerindeydim. Bana ne yaptığımı sorgular gibi bakarken gözlerini kısmıştı, yavaşça kaskatı kesildiğini fark ederken hiç ummadığı bir anda kasıklarının tam üstünde oturdum. Kalçam kasıklarına hareket ettiğim zamanlarda temas ederken Baran kaskatı kesilerek kollarını iki yana düşürmüştü. 

Baran kesik kesik nefesler alırken ben kalçamı yavaş hareketlerle hareket ettirerek gözlerinin içine eğlenerek bakıyordum. İki yanına da düşen kollarını kaldırarak ellerini belimin kenarlarına yerleştirirken beni sabit tutmaya çalıştığını ve kendisine de engel olmaya çalıştığını biliyordum ama ben durmanın yerine üzerinde sürtünerek kasıklarının tam üstünde oturduğumda artık Baran, zorlukla nefes almaya çalışıyordu. Sonunda bana engel olmanın bir işe yaramayacağını düşünmüş olacak ki belimin kenarlarında duran ellerini sabit tutarak sürtünmem için hafifçe yerimden oynattı. 

GÜN AĞARMADAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin