36. Bölüm

1K 62 0
                                    

Herkese selamlar! Bölüme inmeden hemen önce yıldız atmaya ve bölümü okurken varlığınızı eksik hissettirmeyerek yorumlarınızı yazmaya unutmayın! Hepinize keyifli okumalar dilerim. Çokça seviliyorsunuz! 🖤

 Çokça seviliyorsunuz! 🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün Ağarmadan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gün Ağarmadan.

36. Bölüm.

Korktuğum zamanlarda bunu belli ettirmenin yerine içimde saklamayı tercih ederdim her zaman. Bunun aslında bana çok zararı dokunduğundan bir haberdim çünkü bilmiyordum. İçime gömdüğüm korkularımın bir gün içim de yeşerecek, yeşeren korkularımın ardında saklanan asıl duygularımın da bir ceza olarak içimde peydahlanarak açığa çıkacağını bilmiyordum. 

27 yıllık hayatım boyunca hiçbir türlü korkularımın açığa çıkmasına izin vermediğim için içimde bir tohum gibi büyüyen duygularım için pişman olmayacağımın aklımın ucundan dâir bile geçmezdi. Mesleğim boyunca sadakatin terazisini çok iyi tartmıştım ve adaletin terazisinin de her zaman gerçeklere yol açmayacağından ama haksızlığa yol açacağından da emindim fakat yine de içimdeki tohumların hiç var olmamış gibi tekrardan gömülmesini istiyordum.  

Bazen adaleti teraziye değil, kendimizde tartmalıydık. 

Her ne kadar iyi bir avukat olsam da, bazen adaletin kurallarına göre değil, kendi kurallarıma göre hareket etmem gerekti.

Ben daha evin ışıklarını yakamadan şakağımda hissettiğim namlunun ucu yüzünden boğazımdan bir çığlık firar etmişti. İçten içe bunun Baran'ın da duyup, gelmesini istesem de onun başına bir şey gelecek korkusu içimdeki isteğe göre daha ağır basmıştı. Zorlukla yutkunarak omzumun üzerinden arkamda duran adama döneceğim sırada tüylerimi ürpertecek şekilde konuştu. "Kollarını kaldır!" Dediğinde adamı dinleyerek kollarımı yavaşça havaya kaldırıp, önüme bakmaya devam ettim. Etraf karanlık olduğundan önümde duran adamı çok da kolay seçemiyordum lâkin ikisinin yüzlerinde de bir kar maskesi olduğunu görmüştüm. Önümde duran adam, "Yürü," dediğinde arkamda duran adam, silâhıyla enseme baskı uygulayarak hafifçe ittirdi. 

Kendimi sıkarak yürümeye başladığımda gözlerim yavaşça karanlığa alışmaya başlıyordu. Etrafıma daha dikkatli baktığımda "Benden ne istiyorsunuz?" Diye mırıldandım, güçlü tutmaya çalıştığım sesimle birlikte. Soğukkanlı davranmam gerektiğinin farkındaydım keza onların dikkatlerini dağıtabilmek adına da konuşmam gerektiğinin bilincindeydim. "Bu bilginin sana bir yararı olmayacağına göre, ağzını kapatsan iyi edersin." Arkamda adamın kurduğu cümleye bir an gözlerimi devirmek istesem de sakin kalmaya gayret ederek salona kadar sesimi çıkarmadım. Salonun ortasında durduğumuzda içime sessizce derim bir çekerek kalbimin korkuyla atmasını umursamadan "Bakın bu yaptığınız büyük bir suç. Yol yakınken vazgeçin beyler!" Sesim sandığımdan da güçlü çıkarken gözüme takılan sopaya gözlerimi kısmadan baktım. Şömine için kenara bıraktığım sopanın bir gün işime yarayacağını düşünsem, güler geçerdim. 

GÜN AĞARMADAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin