Hepinize selamlar! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Doğrusu ben çok iyiyim çünkü yeniden size geldim!
Bölüme başlamadan hemen once yıldızımıza basmaya unutmayın, lütfen. Satır arası yorumlarınızı da yazmaya unutmayın. Yorumlarınız, oylarınız ve en önemlisi varlığınız bizim en büyük motive kaynağımız.
Hepinize keyifli okumalar dilerim. 🖤
Gün Ağarmadan.
41. Bölüm.
Hepimizin hikayelerini var eden kader, yazarın elinde tuttuğu kalemden farksızdı.
Mürekkebin her bir damlası bembeyaz sayfayı boyamaya başlarken benim ve bu hikâyede rollerine sahip olanların kaderi kalplerine yazılıyordu. Yazar öyle bir hızla yazıyordu ki bazen ona yetişebilmek için koşmam gerektiğinin farkındaydım fakat ona yetişebilmek için hiçbir zaman bir çabada bulunmadım. Bulunamadım. Bizi var eden yazarın kaleminden akan mürekkebin damlaları beni ve yazarın var ettigi karakterleri tüketiyordu. Yaşadığım ve yaşayacağım her bir şeyi bizi yazana hesap sorabilirdim ama kaderi yazan kişiye hesap soracak kadar cesaretli miydim? İşte bundan hiç emin değildim.
Yazar romanın sayfalarını hızla çevirmeye başlarken bizler onun parmaklarının arasında her bir sayfada bir iz olarak kalarak yaşamaya devam ediyorduk.
Yazarın yanında, ayakta durdum. Yazar koltuğunun üzerinde oturuyor, elinde tuttuğu kalemin ucunu çevirdiği yeni ve boş bir sayfanın üzerine bastırmıştı. İlk cümlesini yazamadı, durdu ve omzunun üzerinden bana bakarak konuşmamı istedi. Fakat yazarın benim sesime değil, gözlerime ihtiyacı vardı. Gözlerimden geçen ilk cümleyi zihnine kabul ederek parmaklarının arasında duran kalemine akın etti. Kalemin ucundan bir cümleye ev sahipliği yapabilecek mürekkebin boyası sayfanın üzerine aktı.
Benim hikâyem sonsuzluk değildi, bizi var eden kaderin parmaklarında mahkûm kılınmıştık ve oradan kurtulabilmemiz için değil nefes, yaşadığımızı hissettirmememiz gerekti.
Bir eli belimdeyken diğeri eli de sırtına doladığım elimi kavramıştı. Yanağımı göğsünde yaslamış bir şekilde çiftlikten çıktığımızda göğsünde hareket ederek çenemi göğsüne bastırıp, yüzüne meraklı gözlerle baktım.
"Bu sabah neredeydin?"
Baran bu soruyu soracağımı biliyormuş gibi kendisini kasmadan başımın üzerini öptüğünde geri çekilerek "Dışarıda halletmem gereken birkaç işim vardı." Dedi önüne bakmaya başlarken. "Sabah erkenden çıktığım için uykunu bölmek istememiştim. Geri döndüğümde de çiftliğe gitmiştim." Başımı sorgulamadan anladım dercesine salladığımda Baran kollarıyla bedenimi sararak kendisine daha fazla bastırdı. Yanağımı yeniden göğsüne yasladığımda atan kalp atışları yanağıma çarpıp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN AĞARMADAN
Romance~ Tamamlanan kurgudur ~ O yeşil gözlerime bakarken ruhuma girmiş, en derinlerime dalmışken ben, onun kara kadar keskin olan gözlerine bakıyordum. Sert bakışlarını bir an olsun ruhumdan çekmezken elini saçlarımdan çekerek eliyle elimi kavradı ve avu...