İTAAT
2. YIKIK DÖKÜK BİR ŞANS
Biz Alarçin kadınları herkesin imrenerek baktığı insanlar olabilirdik fakat kimsenin bilmediği bir şey vardı; hayat toprak gibiydi bizim için. Biraz ölüm, biraz da çiçek gibi kokardı.
Sevgili annem Halide Alarçin şimdilerde sadece 45 yaşında, güzel mi güzel, başarılı mı başarılı bir moda ikonuydu. Gerçekten de mesleğinde en iyilerindendi, yaptığı işin hakkını veriyordu. Zevkle yapıyordu. Ne kadar çalışırsa çalışsın onun için sorun değildi. Biraz işkolik olduğunu söyleyebilirdim. Elbette bu kötü bir şey değildi çünkü çalışarak kendini oyaladığını ben dahi tüm kız kardeşlerim biliyorduk. Sevdiği mesleğini yaparak aklını meşgul ediyordu. Çalışmak bir yerde onun için zevk, bir yerde de mecburiyetti.
Terzilikten tasarım kıyafetlere doğru uzayan bir kariyere sahip bir kadındı.
Yaşı çok gençti çünkü genç yaşında tutulduğu aşkla ablam Leyl Alarçin'i yirmi yaşında dünyaya getirmişti. Bir yıl arayla da ben dünyaya gelmiştim; Rebena Alarçin. Yirmi dört yaşında çok yeni bir veterinerdim. Diğer kız kardeşim Janset ise yirmi üç yaşındaydı. Ablam Leyl okumadığı için bir mesleği yoktu ama annemin yanında iyi işler çıkardığını biliyordum. Janset desen, kıytırık bir üniversitede yabancı diller üzerine okumuştu ama mesleğini yapmıyordu. Yabancı diller üzerine okuması tamamen bir hayal içindi. Dünyayı gezmek istediğini söylemişti bir ara. Hâlâ aynı düşünüyor mu bilmem ama okul okuması onun için hiçbir zaman gereklilik olmamıştı. Hatta öylesine bile okumuştu diyebilirdim. Çevre için ne yaptığımız hep önemli olmuştur. Fakirlik zamanında da şimdi de. Janset, annemin yanında da çalışmıyordu. Onun tüm uzmanlık alanı güzellik, makyaj, giyim ve bakım üzerine kuruluydu. Çalıştığı tek zaman dilimi kameraların karşısına geçmek, dergiler için poz vermek ve çok kez de defilelere katılarak podyuma çıkmaktı. Sadece Alarçin adı geçen yerlere çıkmak ve poz vermek demek istemiştim aslında. Annem dışında kimseyle çalışması mümkün değildi. Yasaktı.
Üvey kız kardeşlerimiz Melvin ve Neva'ya gelecek olursam, onların hikayeleri çok başkaydı. Çok çok başka.
Melvin benden yalnızca iki ay büyük sayılarak benimle yaşıttı ama bir mesleği yoktu. Bütün vakti evde, dışarıda, arkadaşlarıyla ve davetlerle geçiyordu. Saat saat değiştirdiği kıyafetlerinin, makyajının, ojelerinin onun için hiçbir önemi yoktu. Bunları yapmaktan asla yorulmuyor, aksine zevk alıyordu. Sıkılgan bir ruha sahip olduğu için bir yere asla bağlı kalamazdı. Sürekli aynı telefonu, markayı, ayakkabıyı, rengi, kıyafeti görmek istemezdi. Hatta yatak odasının eşyalarının sürekli değiştirmesi de sıkılgan ruhu yüzündendi. Bütün bunlara saç rengini de dahil edebilirdim. Onu bir gün kumral, sarı, siyah, kahverengi ve daha birçok renk tonunda görebilirdiniz. Ona göre değişiklik her zaman iyiydi, insana huzur veren ve içini açan yeniliklerdi. Bir zamanlar merak ediyordum da, bir gün ilişki yaşamaya karar verdiğinde hayatındaki adamı da sürekli sürekli değiştirip duracak mıydı? Cevabımı kısa süre önce almıştım. Kocasıyla şiddetli bir geçimsizliğin içindeydi. Yan yana geldikleri her an kavga ediyor, asla anlaşamıyorlardı. Ama birbirlerinden uzak düştükleri her an pişmanlıkla kavrulup birbirlerini özlediklerini söyleyebilirdim. Ne yan yana durabiliyorlardı ne de birbirlerinden uzakta. Bu yüzden asla boşanamıyorlardı.
Neva ise biraz daha farklıydı. İştihama ve rehabete kapılmayıp üniversite okumak istedi ve şimdilerde yirmi bir yaşında üniversite öğrencisiydi. İşletme okuyordu. Diğerlerinde saydığım gibi onun için de uzun uzun sayabileceğim özelliklere sahip değildi. Çok sade bir yaşam tarzına sahipti. Melvin'e nazaran alıştığı eşyayı ömürlük kullanmak ister, bir daha ondan kopmak istemezdi. Bu bir telefon, toka, yatak örtüsü, çerçeve ya da herhangi basit bir eşya da olabilirdi. Bir şeyin söküğünü görse bile atmaya kıyamazdı. Melvin'in sıkılgan ruhu her ne kadar Neva'nın kadar olmasa da her yeni günde şikayet etmeyi çok iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT
Romance"Kimsin sen Enis Altınday?" Diye sorduğumda, bakışları bana hissettirdikleri kadar anlamsız değildi. "Tehlikeli ve tutkulu bir adam mı yoksa yardımsever ve vicdanlı biri mi? Kimsin? Nesin sen?" "Ya sen?" Diye soruma karşılık sordu. "Yalan," dedim...