3. İP CAMBAZLARI

7.6K 447 476
                                    


GERÇEK, YALANA

SARILINCA

3. İP CAMBAZLARI

ENİS ALTINDAY




Üç gün olmuştu.

Rebena Alarçin'in yanından ayrılalı sadece üç gün olmuştu ama ondan hâlâ ses seda yoktu.

Karanlıkta koyu kahveye dönen, güneşte açık bal rengi alan gözlerinin rengi, yanılmıyorsam kehribardı. Durduğu yere, yüzünü çevirdiği ışığa göre gözlerinin yeşilin tonunun dalgalandığını da söyleyebilirdim. Yanılmıyorsam bir yetmiş beş boylarında, elli beş gibi bir kiloya sahipti. Ensesinde bağladığı ve düzgün, tek bir dalga gibi aşağıya kıvrılan saçları ise altın kahve rengindeydi; boyu ne kısa ne de uzun denecek kadardı. Alt dudağı üst dudağından biraz daha dolgun, üst dudağı neredeyse sadece M harfi belli olacak kadardı; burnu gibi küçük bir görüntüye sahipti. Ve... Tombul yanakları vardı. Bir de dudakları çilek kadar kırmızı ve fazlaca da parlak duruyordu.

Koşu bandından inip şişeden su içtikten sonra kıyafetlerimi giyinmek için soyunma odasına doğru yürümeye başladım lakin karşıdan konuşarak gelen Leyl Alarçin ve kız kardeşim En'i görmem üzerine durmuştum. "Günaydın kızlar."

"Günaydın," dedi En.

"Günaydın," dedi Leyl. Esnediğinde yatağından çıktığı gibi buraya geldiğini anlamıştım. Fakat yatağından yeni çıkmış olsa bile güzel görünüyordu. Uzun sayılacak siyah saçlarını yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yapmış, uzun boyunun ve ince fiziğinin verdiği avantajla etraftaki gözleri üzerine çevirmeyi başarıyordu. Üstelik bedenini sımsıkı saran tayt ve vücut hatlarını belli eden yarım atletiyle çok daha fazla seksi duruyordu.

"Yeni mi uyandın?" diye sormadan edemedim.

Esnemeye devam ettiğinde başını aşağıya yukarıya salladı.

Hemen sonra kardeşime baktım. "Kızı spora zorladığının farkında mısın? Her sabah zorla kaldırıp getiriyorsun."

"Şükürler olsun ki biri de benim arkamda!" dedi Leyl. "Lütfen biraz daha konuşur musun?" En, elindeki sulukla kaşlarını çatmaya başlamıştı bile. "Ve lütfen ona benden uzak durmasını da söyle. Özellikle de sabah saat altı suları. Ben koşu sevmem, sabah olan koşuları asla sevmem. Zaten hep de arkasında kalıyorum ama kız kardeşin beni zorla buralara kadar getirmekten asla geri durmuyor."

"Aşk olsun," diye surat yaptı En. Görünüş olarak Leyl'le birbirlerine benziyorlardı; küt siyah saçları, kahverengi gözleri, boyu, fiziği... Fakat ondan bir yaş büyük, yirmi altı yaşındaydı. "Sen yanımda ol istiyorum ne var bunda? Değer veriyorum da bunuyorsun."

"Canım," Leyl kollarını göğsünde bağlayıp, "Ben de seninle yan yana olmayı seviyorum ama uykumla ve rahatlığımla arama giren hiçbir şeyi sevmiyorum, biliyorsun," dedi. "Buna sen de dahilsin." Bakışlarını bana çevirdi. "Kesinlikle kafayı yemiş. Vejetaryen diye artık benim de et yememe izin vermiyor. İnanabiliyor musun?"

"En?" diye aksi sesimle sormadan edemedim. "Doğru mu bu?"

"Enis," dedi önce. "Sadece benim yanımda et yemesin istemiyorum. Ne var bunda? Yoksa benim olmadığım her yerde dileğini yiyebilir."

"Yemek yeme özgürlüğümü kısıtlamadığı anlamına gelmiyor ama..."

"Hey Allah'ım!" diye söylendim. "Sizinle uğraşamayacağım." Arkaya doğru yürümek için aralarından geçmiştim lakin En'in sözleriyle durmak zorunda kalmıştım; "Akşam için bir plan yapalım diyorum. Bara gidelim mi?"

İTAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin