İstagram sayfalarım
_kitaptozu4 / _makbule4
GERÇEK, YALANA SARILINCA
47.
"KÜL YIĞINI"
Bir dilek dileyecek olsam, dün geceye gitmek isterdim. Botan'ın dans teklifini reddeder, ne yapar ne eder ondan kurtulur, Janset'in arkasından gider, onu yalnız bırakmaz, böyle bir hataya düşmesine izin vermezdim. Engel olmak isterdim.
İstediği gibi Manolya ve Serter'in arasını bozmuş muydu, henüz bilmiyordum ama istediği gibi tüm ilgiyi üzerine çektiğinin farkındaydım.
Bir kural koyacak olsaydım, Janset ve Serter'in aynı şehirde yaşamalarını yasaklardım sanırım. Pardon, ayrı şehirlerde olmak onlara engel olmazdı, aynı dünyada yaşamalarını yasak etmek daha doğru olurdu sanırım. Bu sabah haberlerinden sonra sıra Serter'e geçmişti ve kim bilir o, Janset için neler planlayacaktı.
"Rebena," dediğinde Enis, tek tük arabaların ilerlediği yoldan bakışlarımı alıp yüzüne çevirdim. "İyi misin?" Araba kullanıyordu ve elinin biri direksiyonu tutarken, diğeri de kaç dakikadan beridir elimi tutmuş, okşuyordu. "Benimle konuşabileceğini biliyorsun. Dök içini bana."
"Çocukken sizin yanınızdan ayrıldıktan sonra hep gelip beni almanızı bekliyordum biliyor musun?" dediğimde kaşlarını çatmadan edemedi. Zaten neden çatmasın ki? Onun sorduğu şey farklıydı, benim bahsettiğim konu daha da farklıydı. "Arka plana itilmiştim ve ilgisiz kalmıştım sanki. İlgi çekmek için her yolu deniyordum ve her başarısız oluşumda hem onların tepkilerini üzerime çekiyordum hem de onları terk ediyordum. Sizin gelip beni alacağınızı düşündüğüm bazı gecelerle çok arkadaşlık ettim ama o gecelerin kavuştuğu her sabahta yine yalnız kalınca, zamanla bu ümidimi yitirdim. Bu yüzden bir yere bağlanma sorunum var bence..."
"Neden bunu söyledin şimdi?" diye sorarak anlamadığını açıkça gösterdi.
"Tarih tekerrür ediyor Enis," diye mırıldandım önüme bakarken. "Benim kaderim Janset için hazırlanmış gibi sanki. Janset dün akşam yanımızdan uzaklaşır uzaklaşmaz, daha acısını bile yaşayamadan tüm ilgiyi nasıl üzerine çeker diye uğraşıp durmuş. Sonunda bir yol da bulmuş ve muhtemelen benim sizin gelip bizi alacağınızı düşünmem gibi o da Serter'i ayağına getirtmek için her şeyi yapacak. Ya da tüm derdi onun rahatlığını bozmak. Korkarım yolun sonunda da benim gibi yalnız kalacak. Ben nasıl ki on dokuzumdan sonra yalnızım, tek başımayım, o da aynı kaderi yaşayacak."
Enis'in parmaklarının parmaklarımdaki baskısının anlamı, bana destek olmak istemesinin olduğunun farkındaydım ama düz çizgi haline getirdiği dudaklarıyla yüzünü yola çevirdiğinde elinden hiçbir şey gelmediğini de anlıyordum.
Annemlerin yalısının önüne geldiğimizde Enis arabayı durdurup beni öperek uğurladı ve benim yaptığım ise direkt dış kapıdan bahçeye girip, oradan da yalının kapısını çalmaktı.
Saniyeler sonra hizmetlilerden biri kapıyı açıp gergin yüzünü gösterdiğinde ve zoraki bir gülüşle beni karşıladığında aslında anladım ki sadece ev sahiplerinin kasvetli havasından etkilenmişti.
Direkt içeri girip onu arkamda bıraktım ve gittiğim yer salon oldu.
Melvin de kendi evinden kalkıp buraya kadar gelmiş, koltukların birinde oturuyordu. Leyl ve Neva da evdeydiler ve hepsinin ortak bakışı, koltuğa sırtını yaslayarak oturan ve biraz gergin, biraz da kızgın yüzüyle yerleri izleyen annemin üzerinde olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT
Romance"Kimsin sen Enis Altınday?" Diye sorduğumda, bakışları bana hissettirdikleri kadar anlamsız değildi. "Tehlikeli ve tutkulu bir adam mı yoksa yardımsever ve vicdanlı biri mi? Kimsin? Nesin sen?" "Ya sen?" Diye soruma karşılık sordu. "Yalan," dedim...