GERÇEK, YALANA
SARILINCA14. SUÇ EDEBİ
"Ayakları yerden kesen hayallerim var; olur ya da olmaz... Kime ne?" diyordu Lula. Karşısında da Vila vardı.
Benim seçtiğim film romantik komediydi ve daha önce hiç izlememiştim. Fakat geçen seferde olduğu gibi yine aynı badireleri atlatmamak adına Lula Da Başarmak İstiyor'un her şeyini araştırarak Enis'in kapısını çalmıştım. Film bir buçuk saatlikti ve genel olarak Luna'nın küçük bir kasabada; yaramaz, iş görmez, her haylazlığın içinde olan bir çocuk oluşuyla başlayan hikaye; onun şen şakrak ve eğlence dolu oluşuyla devam edip, yirmili yaşlarının başında kurduğu bir hayalin peşinden gitmek adına verdiği çabanın sonucunda değişimini gözler önüne sermeye başlayarak devam ediyordu. Sonrasında Kasabaya gelen yabancı misafir Vila'nın dikkatini çekerek ve bundan sonra az biraz aşka yer verilmeye başlıyordu.
Küçük bir tartışma sonrasında Luna büyük egosunu hiç çekinmeden Vila'ya gösteriyor olsa da sonraları Vila'nın Lula'yla hiç bıkmadan, sıkılmadan uğraşması sonucunda önce onun kitaplara olan ilgisini, sonra da kitaplarla bu kadar içli dışlı olmasının sebebinin yazar olmak istemesi olduğunu öğreniyordu. Ve Lula'nın lise çağlarında kafasını derslere yormak dışında başka şeylerle ilgilenmesi yüzünden çok büyük eksikleri olması sonucunda ona yardım etmeden de geri durmuyordu.
En güzel yanı dönem filmi olmasıydı.
Vila'nın Lula'ya yardım etmekte üniversite son sınıf öğrencisi olmasının da çok faydası dokunuyordu. Vila başlarda, sadece kendisinin söylediklerinin doğru olduğunu düşünen Lula'ya noktalama kurallarından, doğru cümle kurmaya kadar bir çok şey öğretiyordu ve yaz sonuna yakın Lula yüz sayfalık yazdığı ilk hikayesini tamamlayıp ilk Vila'ya okutmak istemişti.
Vila Lula'nın ağzından ilk hikayesiyle alakalı ufak tefek detaylar ve cümleler duymuştu fakat hikayenin tamamını bir gecede bitirince, onun bu kadar kısa bir zamanda böyle güzel bir hikayeyi tamamlamasına şaşırmış ve kafasının içindeki dünyaya, düşündüren cümlelerine, güzel sözlerine hayran kalmıştı. Yaz bittikten sonra okuluna döndüğünde ilk fırsatta o eski defterde yazılanları bu işlerden anlayan birine göstermişti.
Bütün bunlar olurken tabii ki de Luna'yla iletişim hâlindedir de. Hikâyenin sonu hem bir başarı hikayesine yoğunlaşmıştı hem de iki karakterini arasındaki ilişkinin aşka dönüşümünü bize izletmişti.
Bir süre ikisi de birbirinden ayrı kalıyorlardı fakat kurdukları hayaller pek de birbirine yabancı ya da uzak değildi. Vila uzun bir zaman sonra Lula'nın yazdığı ilk hikayenin kitaplaştığı halini alarak kasabaya döner ve ona sürpriz yapar.
Tam bu anda Enis'le aynı kanepede oturmanın avantajını kullanarak ona sırtımı döndüm, yüzümün yarısını kanepenin yumuşak yerine yasladım ve öpüşmeyi izlememek için kendime uygun bir pozisyona geçtim; filmi Enis'le izlemeden önce araştırdığım için filmin bazı yerlerinde ufak tefek yakınlaşmaların olması dışında finalde öpüştüklerini biliyordum. Neyse ki gözlerimin aralık olduğunu görmüyordu, beni uyuyor zannedecekti.
Lula habersiz çıkıp gelen Vila'yı gördüğü için çok ama çok sevinmişti ama elinde kendi hikayesinin temiz sayfalarda, özenle durduğunu görünce daha da çok sevinmiş, karmaşık duygularla duygulanmıştı.
"Hikâyeni çok beğendiler Lula... Öyle ki bayıldılar. Ben bir taneyle yanına geldim ama onlar, eğer sen istersen devamının da üretilebileceklerini söylediler. Yazdıklarını herkes görebilirmiş..." Lula heyecanla gözlerini kaldırdı ve bir damla yaş döktü. Fakat Vila o kadar heyecanlıydı ki, "Tanrım!" diye kızdı ona. "Bu ağlanılacak bir şey değil. Biraz mutlu olur musun artık? Görmüyor musun, istediğin oldu işte. Ağlama!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT
Roman d'amour"Kimsin sen Enis Altınday?" Diye sorduğumda, bakışları bana hissettirdikleri kadar anlamsız değildi. "Tehlikeli ve tutkulu bir adam mı yoksa yardımsever ve vicdanlı biri mi? Kimsin? Nesin sen?" "Ya sen?" Diye soruma karşılık sordu. "Yalan," dedim...