_kitaptozu4 / _makbule4
GERÇEK, YALANA
SARILINCA38
"ALTIN YUMRUK"
"Sen susuz bir dere yatağı olsaydın, anca bu kadar öldürebilirdin doğayı Rebena..."
Enis ALTINDAY
Mayısın ortasında yavaşça esen rüzgar saçlarımda dağılıp, saçlarımı tel tel yüzümde savururken denizin açık rengini seyre dalmıştım ancak bir yandan kokusunu da içime çekiyordum. Beni ferahlattığını, anılardan koparıp uzaklaştırdığını söyleyemezdim, tam tersine, iyice anıların içine çekiyordu beni. Can yakan anıların içine...
Şubat çoktan bitmişti, hatta Mart, Nisan bile, ancak ben hala kışın ortasındaydım. Kara kışın ortası... Anımsayamadığım anıların yokluğunu yaşadığım yoktu, tarifi kendi ellerimden çıkan acıların sahibi değilim de diyemezdim, diyemiyordum.
Biraz daha geçen sessiz dakikaları bir bir ardımda bırakırken, "Rebena," dedi biri arkamdan. Döndüğümde karşımda Arman Aryan vardı. "İkidir sesleniyorum, dalıp gitmişsin."
"Boş ver beni," dedim sakince. Neyse ki gelmeyi başarmıştı. "Dün gece ne yaptınız? Haber verecektin vermedin..."
Sıkıntıda olduğunu gösterircesine derin bir nefes bıraktı önce. Daha sonrasında gözlerini yüzüme çevirdi ve ellerini deri ceketinin ceplerine yerleştirdi. "Dün gece girdiğimiz yerde de bir şey bulamadık Rebena. Tuna ya çok zeki, ya da bana hiç güvenmedi. Şubatın üzerinden kaç gün geçti, neredeyse tüm vaktimi onunla geçiriyorum, bir aynı evde yaşamadığımız kaldı ama dediğim gibi. Bulduğum her ip ucunun sonu boş çıkıyor. Dün gece biz Tuna'yla içeride takılırken ben onu çok güzel oyaladım ve Enis'i içeriye almayı başardım da ancak bir şey bulamadık işte. Oradan elimiz boş ayrıldık."
İşime gelmişti doğrusu. Sırları Enis'in benden önce bulmasını istemiyordum. İzin de veremezdim. Ancak, Enis'in başarısız olması demek, benim de başarısız olmam demekti. İlhan hapiste olsa bile bu hepimizin namlunun ucunda olmadığı anlamına gelmiyordu. İlhan kendini kurtarmak içi her an bir şey yapabilirdi, yapmasa bile kaçardı. Onun dışarıda olması bizim işimizi daha fazla zorlaştırırdı. Artık Tuna Ataman'lı elimize bir şey vermeliydi, böyle devam edemezdi.
"Yalnız Rebena," dedi Arman. "Tuna gerçekten de İlhan'la birlikte. Okula düzensiz gitmesinin sebebi ben değilim, zamanla anladım ki İlhan hapse girer girmez Tuna onun yokluğunu aratmamak, işlerin başına geçmek için okulundan ayrıldı. Abisinin kirli işlerine o kadar hakim, o kadar profesyonel ki her şeyi uzaktan halledebiliyor, tüm işleri çok kolaylıkla yürütebiliyor."
"Bunu bizzat kendisi mi sana açıkladı?" diye sordum.
"Hayır," dedi. "Ben kendim anlıyorum. Telefon konuşmalarından ya da bazen kurduğu tek bir cümleyle... Tuna İlhan'ın sağ kolu neredeyse, İlhan ona çok güvenmiş ki onu hep yakınında tutmuş, her şeyin içine çekmiş... Sizin sırlarınızdan haberi olduğundan, hatta nerede muhafaza edildiğinden haberi olduğundan bile eminim. Bana kalırsa İlhan böyle bir durum için sırlarınızı Tuna'ya verdi ve ondan saklamasını istedi. O da abisinin yokluğunda görevini çok güzel yapıyor. Bence İlhan'ın hapisten kaçması için ona yardım edecek tek kişi de Tuna. Bunun için bir şeyler yapıp yapmadığını bilemeyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT
Romance"Kimsin sen Enis Altınday?" Diye sorduğumda, bakışları bana hissettirdikleri kadar anlamsız değildi. "Tehlikeli ve tutkulu bir adam mı yoksa yardımsever ve vicdanlı biri mi? Kimsin? Nesin sen?" "Ya sen?" Diye soruma karşılık sordu. "Yalan," dedim...