_kitaptozu4 / _makbule4
Yeni bölümden merhaba!!!!!!!
Baktım kelime sayısı 137k olmuş, final yapmak istediğim yere daha beş altı bölüm var, o kadar fazla kelime sayısına gerek yok diyerek finali burada noktalamak istedim ve sonraki bölümün, yani III. Seri olmasını istedim.
Finale yakışan bir bölüm oldu diyemem. Ancak o kadar sade bir bölüm oldu da diyemem. Sonraki bölüm finale hiç yakışmazdı, ondan sonraki de öyle, normal bir bölündü. Seriyi uzatmak istemediğim için baktım, sonu çok kritik bir yerde bitiyor, bundan final olur diyerek kapanışı yapmak istedim.
Hem ayrıca ne olmuş yani herkes gibi ben de tüm her şeyi yek bir bölüme sığdırmak yerine, bölümü düz bir şekilde yazıp, akıl karıştıran ve heyecanlandıran bir yerde bitirdiysem? Bu final de böyle olsun. Sonraki bölümü merak ederek bekleyeceğinizden eminsem konu kapanmıştır...
Şimdi finali keyifle okuyabilirsiniz.
❤️🩹🌞GERÇEK, YALANA
SARILINCA37
"İZLENMİŞ TİYATRO"
II. Kitap Sonu
Uykuya dalmadan önce beni daha fazla içine çekercesine göğsüne yasladığı o anda, avucu köprücük kemiklerimin sahibiymişçesine oraya yaslanıp derin bir nefes alarak kokumu içine çekmiş ve, "Sen benim canımın diğer yarısı oldun Rebena," diye mırıldanmıştı. "Kavuştuğumuz gün bir bütün olacağım, olacağız... Kendimi tamamlanmış hissedeceğim."
Ve dakikalar sonra da uykusuna daldığında büyülü onun için son bulmuştu.
Bacağı hala bacaklarımın arasında, dudakları birbirine kapalı, saçları kalın perçemler halinde alnına düşmüş, kapalı kirpikleri dolgun, belirgin elmacık kemiği hareketsiz, sıcak nefes alışları normal, kaburgam üzerinden geçen eli belime değiyordu ve son olarak duvardaki saat iki buçuğa gelirken ben dakikalardır onu izlemeye ne doyuyordum ne de bıkıp sıkılıyordum... Ancak gelip geçen saatle kolları arasından çıkmam gerektiğinin farkındaydım ve bir süre sonra zor da olsa harekete geçip önce başımı yastıktan kaldırdım, yanağına bir, dudaklarına da bir öpücük bırakıp kolları arasından yavaşça çıktım.
Giysinin en ufak parçası bulunmayan bedenimle dolabımıza gittim ve kendime önce iç çamaşırları çıkarıp giyindim, daha sonra da bir kazak, hırka, kot pantolon, çorap ve spor ayakkabılarımı alarak saçlarımı ensemde toplaya toplaya komodine gittim ve telefonumu alıp pantolonumun arka cebine yerleştirdim. Kapıya doğru bir adım atmak istedim ancak geriye dönmeden edemediğimde dikkat ederek Enis'i boynundan, köprücük kemiklerine yakın bir yerden daha öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT
Romansa"Kimsin sen Enis Altınday?" Diye sorduğumda, bakışları bana hissettirdikleri kadar anlamsız değildi. "Tehlikeli ve tutkulu bir adam mı yoksa yardımsever ve vicdanlı biri mi? Kimsin? Nesin sen?" "Ya sen?" Diye soruma karşılık sordu. "Yalan," dedim...