Mert yaptığı bir kaç görüşmeden sonra kahvaltı salonuna inmiş, etrafa bir göz atmıştı. Mercan'ın nerede olduğunu gördükten sonra da biraz ilerisine oturup izlemeye başlamıştı.
Karısını daha önce hiç gülerken görmemişti. Hayatları hep bir karmaşıklığın içinde olduğu için bu durum normaldi ama bundan sonrası için de kendisine söz verdi. Mercan'ı bir daha asla üzmeyecekti, elinden geldiğince karısıyla birlikte bu hayattan zevk almaya bakacaktı artık. Gülümseyerek uzaktan Mercan'ı izlerken Cesur sessiz bir şekilde gelip karşısında oturmuştu.
Mert, Cesur'un tuhaf hallerini fark etmişti.
"Neyin var senin?" diye sordu, normalde hep bu derece dağıtan Mert, toparlayan Cesur iken şu anda durum tersine dönmüş gibiydi.
"Başım aşırı ağrıyor, dün gece uyuyamadım." dedi Mert'e bakarak,
"Ağrı kesici alıp uyusaydın."
"Uyuyacağım ama kendi odama geçmem gerekiyordu." dedi Cesur, Mert onun bu söylediği ile gece ne durumda olduğunu anlamıştı. "Sonra senin aşağıya indiğini söylediler, en azından bir şeyler yiyeyim dedim."
"Ara vermiştin sen çapkınlığa? Ne oldu da geri döndün?"
"İstanbul'dayız oğlum, bırak da biraz keyfini sürelim."
"Merih duymasın, canına okur vallahi."
"Aman, bak o yüzden Mardin'de çapkınlık turuna çıkamıyorum. Kardeşinin kulağına gidiyor ve canıma okuyor, dün gece aramızda kalsın ne olur."
Mert birden gülmeye başlamıştı. Cesur ise kuzenine şaşkınca bakmaya devam ediyordu.
"Merih'in seni bu kadar korkutmuş olması inanılmaz."
"Korkutma değil o, sadece..." Ne diyeceğini bilemediği için bir şeyler gevelemeye başlamıştı Cesur. "Sadece o da bir kadın sonuçta. Çevresindeki erkeklerin böyle pervasızca davranıyor olması iyi bir şey değil, iyi bir örnek değil diyelim."
"E madem böyle düşünüyorsun, neden yapıyorsun? Son zamanlarda durulduğun için ben vazgeçtin artık zannediyordum çapkınlıklarından."
"Bu seferki öyle değil, normal bir çapkınlık değil. Üstelik sizin çalkantılı hayatınız yüzünden ben kendime odaklanamıyordum ki. Hem fark ettiysen sormuyorum bile Mercan'la aranızda dün gece neler olduğunu?" dedikten sonra Mercan'ın olduğu tarafa doğru baktı Cesur. "Hiç kıvırmaya çalışma güzel bir şeyler olmuş ama beni ilgilendirmiyor, yeter ula bıktırdınız." dedikten sonra önünde duran suyu içti. "Anlatmamanı rica ediyorum çünkü beni ilgilendirmiyor" dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Artık ilgilendirmiyor, yiyin birbirinizi."
"Yemiyoruz." dedi Mert gülerek. "En azından artık."
"Oo, düzelttiniz mi arayı yani?"
"Lan sen ne değişik bir adamsın ya? Daha demin ilgilenmiyorum diyordun, ne oldu birden?"
"Ya şimdi birden düşününce, tamam ilgilendirmiyor da yani ceremesini çektik, sefasını da sürelim be." dedikten sonra meraklı gözlerle Mert'e baktı. "Dün gece ben gittikten sonra ne oldu?" direkt olarak konuyu uzatmadan sorduğu için Mert'ten de kesin bir cevap istiyordu Cesur. Mert'in saniyeler geçmiş olmasına rağmen olayı anlatmaması sabırsızlanmasına neden oluyordu. "Mert, bak gerçekten uyumaya gideceğim, başım çatlıyor, iyi misiniz artık? Kavga, gürültü, hepsi geçti değil mi? Huzur bulacağız değil mi artık?"
"Bizim yüzümüzden bu kadar doldurduğunu fark etmemişim be kuzen."
"Oo, daha neler var neler? Kıvırma diyeceğim ama hem sana bakarak, hem de Mercan'a bakarak zaten sonucu görebiliyorum aslında." dedikten sonra arkasına yaslandı Cesur. Bilmiş bir yüz ifadesi ile söylendi Mert'e. "Siz barışmışsınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERDOĞLU
RomanceOlmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın...