37.Bölüm

1.8K 127 78
                                    

Verandada otururken telefonu çalmıştı Saliha Hanım'ın. Uzun zamandır görüşmediği akrabası arıyordu onu.

"Efendim Nalan?" diye açtığında aslında hiç konuşmak istemediğini fark etmişti. Nalan dediği kadın tam olarak herkese laf taşıyan biriydi ve Saliha Hanım bundan hiç hoşlanmazdı.

"Nasılsın Saliha? Ne zamandır görüşemedik, bir arayıp sorayım seni." dedi. "Merak ettim."

"İyiyim, bir sorun yok. Sen nasılsın? Çocukların ne yapıyor?" Zoraki gülümseye çalışıyordu kendince. Göremiyor olsa dahi durumu belli etmemeye çalışıyordu telefonun diğer ucundaki kadına.

"Çocuklar çok iyi, benim kız hastanede hemşire olarak işe başladı biliyorsun."

"Evet, evet duymuştum. Hayırlı olsun, çok sevindim."

"Ben de sizin için çok sevindim, hayırlı haberi almışsındır kesin."

Saliha Hanım karşı taraftaki kadının ne dediğini anlamamıştı elbette. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu. "Ne hayırlı haberi?"

"Senin gelin gelmiş bugün hastaneye, Mercan. Yanında da Cesur varmış."

"Mercan mı?" Endişeyle yerinden kalkmıştı Saliha Hanım. "Mercan'ın hastanede ne işi varmış?" diye sordu. "Hem de Cesur ile?"

"Hayırlı haber de bu ya! Senin gelin..." dedi, duraksadı. "Senin gelin hamileymiş, hem de ikiz bekliyormuş." Saliha Hanım bunu duyar duymaz olduğu yerde kalakalmıştı. Böyle bir haberi, hem de böyle bir şekilde duymayı hiç beklemiyordu çünkü.

"Hamile mi?" diye mırıldandı. "Mercan hamile mi?"

"Öyleymiş. Demek ki sana daha söylememişler. Gerçi Cesur'la ne işi vardı onu bilmiyorum ama senin oğlanın vakti yoktu sanırım, ağrısı var diye gelmiş."

"Ağrısı var diye gelmiş derken, iyi miymiş peki? Her şey yolunda mı?"

"Benim kızın söylediğine göre her şey yolundaymış. Gelinin de, ikizler de çok iyiymiş, sadece çok fazla stresten dolayı fenalaşmış dedi."

"Stres tabii..." Saliha Hanım ne hissedeceğini bilmiyordu. Yaşanan onca şeyden sonra böyle bir haberi, böyle bir zamanda almak çok güzeldi ama Mert'in bunu onlara söylememesine içerlemişti doğrusu. Ama önemli olan şu an bu iyi haberi almış olmaktı aslında. Başkasından öğrenmiş olsa da gelini hamileydi ve torunları olacaktı.

"Ne kadarlık olduğunu biliyor musun peki? Yani Mercan kaç haftalık hamileymiş?"

"Onu da söyledi, sekiz haftalıkmış. Bayağı da ilerlemiş, senin nasıl haberin olmadı?" İmalı bir şekilde söylemiş olsa dahi Saliha bunu umursamamıştı pek. Şu an için dünyanın en güzel haberini almıştı çünkü. Çocuklara oynadıkları oyun bir nevi gerçek olmuştu. Eve dönme şartı olarak torun istemişlerdi ve şu anda o toruna hatta torunlara sahip olacaklardı.

"Sağ ol Nalan, bu haberin bizim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin."

"Tahmin edebiliyorum, aslında tebrik etmek için aramıştım ama haberi vermek bana kısmet oldu."

"Daha söylemeye fırsatları olmamıştır." diye savunmaya geçti Saliha Hanım Mert ve Mercan'ı. "Eminim ilk fırsatta söyleyeceklerdir."

"Eminim. E, artık bir acı kahveni içmeye davet edersin beni."

"En kısa zamanda görüşüyoruz Nalan, haberleşiriz." diyerek kapattı telefonu Saliha Hanım.
Demek ki yavrusunun yavruları olacaktı, bu nasıl müthiş bir haberdi böyle. Hiç beklemediği bir anda gelen muhteşem bir haberdi.

MERDOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin