Umursamaz bir şekilde odaya geçtiğim halde Mert ve Cesur arasında neler döndüğünü çok merak ediyordum. Ama inadımı bir kenara bırakıp gidip Mert'e neler olduğunu sormayacaktım. Mert kapıma gelmeden, benimle konuşmadan hiçbir şekilde ben bir adım atmayacaktım. Olmadı, en geç Merih'ten her şeyi öğrenirdim nasılsa.
İçeriye girdiğimde umursamaz bir şekilde camın önünde duran koltuğa oturup ayağımı uzattım. Sakinliğin hayatımın her bir evresinde olması gerekiyordu artık. Çünkü hamileliğimde artık sıkıntı çekmek istemiyordum. Mert yüzünden yeterince çekmem gerekenin fazlasıyla uğraşmıştım zaten.
Elimi karnıma götürdüğümde tuhaf bir şeyler hissetmeye başlamıştım sanki. Anne olacaktım ama aslında anneliğe hazır mıydım, bilmiyordum. Mert'in yaptıkları yüzünden bunu düşünmeye bile fırsatım olmamıştı.
Üstelik bir değil, iki tane bebeğim olacaktı. İkizlerim olacaktı. Çok tuhaf bir histi bu. Bir de karnım hafif bir şekilde büyümüştü sanki. İçimde olan bebekleri hissedemiyordum henüz ama bunu bilmek bile çok güzel hissettiriyordu bana.
Ne kadar zaman orada öyle kaldığımı fark edememiştim ama Mert'in tepemde dikilip bana bakışını çok geç görmüştüm. Ne ara içeriye gelip yanıma gelmişti onu bile fark edememiştim. Kafamı kaldırdığımda önce birden panikle ellerimi karnımdan çektim, sonra da kendimi toparlayıp oturur pozisyonuna geçmiştim.
Kızıp onu buradan yollamam mı gerekiyordu ya da durup bir şeyler söylemesini mi beklemem gerekiyordu, bilmiyordum. Konuşmamız gerekiyordu ama Mert'in ne düşündüğünü bilmediğimden herhangi bir hamle yapmamaya karar vermiştim. O ise benim aksime, umursamaz bir şekilde gelip yanıma oturdu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözleri karnıma kaymış bir şekilde dikkatle beni izliyordu.
Bir süre sessiz bir şekilde hareket etmeden öylece durduk ikimiz de. Mert'in aklı karışıktı, bu anlayabiliyordum. Yutkunması bile aslında hala bu duruma alışamadığını gösteriyordu. "Dokunabilir miyim?" diye sordu mırıldanarak. Karnımı kastettiğini anlamıştım elbette, sessizce sadece başımı sallayarak onayladım onu.
Mert yavaşça karnıma dokunduğunda bir ürperti hissetmiştim. Mert'i de özlemiştim; bana dokunmasını, kokusunu. Uzun zamandır sadece birbirimizi yiyorduk ve artık tüm bu olanlardan çok yorulmuştum.
"Artık konuşmamız gerekiyor." dedim, Mert'ten bir an olsun bakışlarımı çekmiyordum. Her şeyi şu an açığa kavuşturmamız gerekiyordu. Benim artık sabrım da, gücüm de kalmamıştı. Tahmin ettiğim şeylerin gerçekliğiyle yüzleşmem gerekiyordu ama bunu ancak Mert bana anlatırsa yapabilirdim.
"Konuşmamız gerekiyor." dedi başını sallayarak. Bakışlarını bana çevirdiğinde derin bir nefes aldı. "Bilmen gerekiyor ama bunun tam olarak doğru açıklamasını nasıl yapacağımı bilmiyorum."
"Mert." Tam elimi uzatmak üzereyken tuttum kendimi. "Anlatmazsan, geçmişinde neler olduğunu bilmezsem devam edemeyiz. Sen benim her şeyimi biliyorken ben bir aptal gibi bilmediğim bir konuda sana destek olamam."
"Destek mi olursun yoksa ardına bakmadan çekip gider misin, emin olamıyorum."
"Anlatmadığın sürece bilemezsin." dediğimde yine derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı.
"Dört sene önce bir gecelik bir ilişkim olmuştu." Bakışlarını bana cevirdi. "Amerika'dayken biriyle birlikte oldum ve üç ay sonra karşıma tekrar çıktığında bana hamile olduğunu söylemişti." Mert anlatırken zorlanıyordu, çok belliydi bu durum ama kafamda yavaş yavaş şekillenmeye başlıyordu Mert'in anlatmakta zorlandığı şey.
"Aldırmadık tabii ki, doğurmaya karar verdi. Ben de elimden geldiğince destek olacaktım ama başından beri hamileliğinde sorun vardı. Sürekli kanamaları oluyordu ve doktor hamileliği sonlandırmamız gerektiğini söylüyordu. Çünkü ne sağlıklı bir gebelik olacaktı, ne de sağlıklı bir bebeğimiz." Önündeki boşluğa bakıyordu Mert. Ben ise tam olarak Mert'in sorununu anlamıştım. Mert bebeğini kaybetmişti yani.
![](https://img.wattpad.com/cover/253375624-288-k203834.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERDOĞLU
RomansaOlmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın...