24.Bölüm

2.6K 143 80
                                    


Mert'in ardına bakmadan çekip gitmesinden sonra ben de kendimi çok zor toparlayabilmiştim. Az önce yaşadığımız şeyin etkisini de bir süre ne ben ne de Mert üzerinden atamayacaktı. Aslında basitçe konuşup halledebileceğimiz sorunlarımızın gittikçe uzuyor olması canımı sıkmaya başlıyordu. Mert beni dinlemeyi öğrense, ben kendimi doğru dürüst ifade edebilmeyi becerebilsem şu anda her şey çok daha farklı olacaktı. Yine de bizim için hala bir umut vardı, ben buna inanıyordum, olmalıydı. En azından çocukluğumuzun hatırına bize bir şans verilmeliydi. An itibari ile çocukluk arkadaşımı geri kazanmak için her şeyi yapmaya karar verdim. Öncelikle Mert'in bana güvenmesi gerekiyordu, tutarsız tavırlarımı bir kenara bırakıp onun bana güvenebilmesi için çaba harcamalıydım. Onun kendi içinde verdiği savaşın ortasında debelenmekten sürekli yara aldığını biliyordum ve bir şekilde artık birbirimize güvenmeyi öğrenmemiz gerekiyordu.

Arkadaşlarımın otele gelmesi, onlarla vakit geçiriyor olmam bile aklımın Mert'te olmasını engelleyemiyordu bir türlü. Uzun zaman olmuştu kızları görmeyeli, evet sohbetimiz çok iyiydi ama her seferinde Mert aklıma geldiğinden konuşulan konulardan uzaklaşıyor olduğumu fark etmiştim.

"Vallahi Mercan sen ne dersen de, Ali ile olmadığınıza ben çok sevindim." dedi kızlardan biri.

Konunun ne ara Ali'ye geldiğini bile fark edememiştim halbuki. Etrafa bir göz attım önce, Mert etraftaysa bu konunun konuşulması hiç hoşuna gitmezdi çünkü.

"Nasip." diye kısa kesmeye çalıştım konuyu.

"Grupta senin evlendiğini duyunca çok şaşırmıştık, bir de kimse beklemiyordu bunu. İstanbul'a gelmek için uğrasan Mercan ne oldu da evlenmeye karar verdi demiştik ama kocanı görünce anladık nedenini." Arada atılan kahkahalarla sesimizin biraz fazla yüksek çıkmaya başladığını fark etmiştim. Yemeğimiz neyse ki bitmez üzereydi ve birazdan bahçeye geçip, kahvelerimizi rahatça orada içebilirdik.

"Aman o pısırık Ali'den koca falan olmazdı zaten."

"Kızlar." dedim, uyarmam gereken bir durumdu bu artık. Ali konusu sonsuza kadar kapanmıştı benim için. Aklımda, düşüncelerimde hep Mert varken Ali'nin varlığı bir sorun olsun istemiyordum.

"Evliyim ben artık, Ali konusunu kapatalım lütfen."

"Böyle bir kocam olsa ben de Ali mevzusunu sonsuza kadar kapattırdım sanırım."

"Siz Mert'i gördünüz mü ki?" diye sordum şaşkınlıkla. "Yani ondan bahsettiğinize göre?"

"Dün gördük. Daha doğrusu sosyal medya hesabında soyadını değiştirdiğini fark ettiğimizde hemen internetten küçük bir araştırma yaptık. Doğrusu bu Mert için bir değil, bin tane Ali feda edilirmiş."

"Kızlar, lütfen."

"Yıldırım aşkı mıydı doğru söyle? Nasıl tanıştığınızı aşırı merak ediyoruz"

"Öyle bir şey değildi, yani biz bilmiyorum, biraz tuhaf tanıştık."

"Nasıl tuhaf?"

"Tuhaf işte, aslında klasik yaz dizisi hikayesi bizimki."

"Zengin oğlan, fakir kız klişesi de de tam olsun."

Gülümsedim, aslında bana zorlu gelen günlerin şu anda beni gülümsetebildiğine inanamıyordum. Asla olmaz dediğim duyguların içinde sürüklenmeye başlamıştım. Çok zor dediğim zamanlar şu anda baktığımda aslında o kadar da zor değilmiş gibi geliyordu niyeyse.

"Ay bu kız bildiğiniz aşık, gülümsemesine bakar mısınız?"

"Aşık mıyım?" diye sordum, kendi duygularımı tartamıyor gibiydim şu anda. Birilerinin bunu söylemesi bile tuhaf hissettiriyordu. "Ben Mert'e aşık mıyım?" diye sordum tekrar.

MERDOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin