27. Bölüm / Savaşma Seviş benle

3.3K 139 49
                                    

Bu sefer açıklamayı başa ekliyorum..

Bu bölümde hassas içerik mevcuttur, okumak istemeyen arkadaşların atlaması rica olunur❤️

Yazarken aklımda dönüp duran tek bir şarkı vardı
Sezen Aksu'dan - Savaşma seviş benle şarkısı🤩

Oy ve Yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Mert'in çekip gitmesinin ardından ne kadar zaman geçmişti hiç bilmiyordum, tüm dengemi alt üst etmişti resmen. Sinirden ağlamak üzereydim ama sürekli ağlamayacağıma dair kendimi ikna etmeye çalışıyordum.

Biz bitmiştik. Mert bana zorla bana bu kararı verdirmişti. Ağzımdan istemeyerek çıkan o sözler bizim sonumuzu getirmişti. Yaşayamadığımız her şey tuzla buz olmuştu bir anda. Hayallerimiz, umutlarımız. Mert bunu kolayca aşabileceğimiz halde elleriyle itmişti, beni bu durumda yalnız başıma bırakmıştı.

Evliliğimiz için artık bir şansımız olmadığına emindim. Dolayısıyla da bu evliliği devam ettirmek anlamsızdı. Yarın ilk işim avukat tutup boşanma davasını açmak olacaktı. Muhtemelen herkes bana cephe alacaktı bu kararı verdiğim için ama Mert'in tutarsız tavırlarıyla ve bana hissettirdiği çaresizlikle öylece oturup onun eve gelmesini, sinirinin geçmesini bekleyemezdim. O sinirliyse ben de sinirliydim, o hayal kırıklığına uğradıysa ben de hayal kırıklığım içinde debelenip duruyordum şu anda ve ayağa kalkmam çok zor olacaktı.

Yeni yeni hissetmeye başladığım duyguları içime gömmek nasılsa kolay olurdu. Nasıl yıllar önce, çocukluk arkadaşımı unutmayı başardıysam şimdi de aynısı şekilde Mert'i unuturdum. Ya da o çok seviyorum dediğim Ali'yi ardımda bırakmayı başardıysam, aşığım dediğim adamı da kolayca unuturdum herhalde. Bu sadece kafamda her şeyi bitirmekle alakalıydı ve ben bunu başarırdım. Bana bunları yaşatan adamdan vazgeçip, yoluma kolayca bakabilirdim.

Mert'in nerede olduğunu tahmin edebiliyordum, yine kendisini muhtemelen nehir kenarındaki kulübeye kapatmıştı. Her yalnız kalmak istediğinde veya kafasını toparlaması gerektiğinde oraya kapandığını öğrenmiştim artık.

Bu iş bitecekti, buna kesin karar vermiştim ama içimdeki öfkeyi bir şekilde Mert'e söylemem gerekiyordu. Sakinleşmeden, sakinleşmek için zaman bırakmadan yapacaktım bunu. Bu iş bitecekse bana hissettirdiklerini öğrenmeden, yüzüne haykırmadan bitirmeyecektim.

O an ani bir hareketle kapıya doğru yöneldim, burası artık bana dar gelmeye başlamıştı, kocaman daire bana yetmiyordu.

Kapıyı açar açmaz karşımda Merih'i görmüştüm. Duraksadım bir an.

"İyi misin sen Mercan?" diye sorduğunda tekrar hareket edip, sorusunu cevapsız bırakarak onun yanından geçip merdivenlere yöneldim.

"Mercan, bir dursan? Sinirlisin sen, bir sakinleşsen önce." Arkamdan seslenmesini de umursamayarak çıkış kapısına doğru hızlıca ilerlemeye devam ediyordum.

"Mercan nereye gidiyorsun?" diye tekrar sorduğunda bu sefer durup Merih'e döndüm.

Bir an durup düşündüm önce, gidiyordum evet ama bu sinirli çıkışım bize çok kötüye mal olacaktı. Bir karar vermiştim, madem Mert sadece bundan anlıyordu geri adım atmayacaktım ben de.

MERDOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin