29.Bölüm / 1

2.3K 146 126
                                    

Sitem etmek istemiyorum ama satır aralarına bol bol yorum istiyorum. Tepkilerinizi görmek bana ilham veriyor. Her bölüm aynı kişilerden yorum alıyorum ama çoğunuz sessizce okuyorsunuz. Daha fazla insandan daha fazla yorum görürsem ben de daha hızlı ve iştahla yazarım, bu bölümü bu yüzden içimden yazmak dahi gelmedi, azıcık moral depolamaya ihtiyacım var, gerçekten kötü yazdığımı filan düşünmeye başladım çünkü🥺

Cesur'un üvey olmasına bile kimse şaşırmamış çünkü benim en heyecanlandığım durumdu bu halbuki..

Bölümün devamını 1-2 güne ekleyeceğim..

Cesur sinirden ne düşüneceğini bile bilmiyordu. Merih belli ki bir oyun oynuyordu ama o buna müsaade etmemeye kararlıydı. Arabasına da bindiği gibi gaza basıp Merih'in içinde olduğu arabanın peşine takıldı.

Sinirden söylenmeye de devam ediyordu.

"Derdini bir anlasam." Burnundan soluyordu. Arabanın içinde kendince bağırdı, bir iki kere direksiyona yumruk atmıştı. "Bunun hesabını fena soracağım senden Merih!"

Bir türlü Merih'in ardına bile bakmadan çekip gitmesini kabullenemiyordu. Üstelik arabasına bindiği adamı Cesur tanımıyordu, Merih'in de tanıyıp tanımadığına bile emin değildi.

"Çok aptalsın Merih, çok."

Son gaz arabasını hızlandırıp, yetişmeye çalışıyordu Merih'e.

Merih ise böyle bir deliliği nasıl yaptığını anlayamıyordu. Kendisiyle çelişen hareketleri vardı, tutarsızdı, daha az önce tanıştığı adamın arabasına binmek de ne oluyordu?

Tamam, kalbi çok yaralanmıştı, Cesur'a biraz olsun ders vermek istiyordu belki ama bu yaptığının hata olduğunu çok geçmeden fark etmişti.

"Sessizsin?" diye konuşmaya başladı Ateş, biraz olsun yeni tanıştığı kızla iletişim kurmaya çalışıyordu.

"Çıldırmıştır." Aklından gecen şeyin sadece bu olduğuna da inanamıyordu. Kendisine inanamıyordu, Cesur'un sabrının ne kadar iyi olduğunu biliyordu ama bu durumda sakin bir şekilde davranacağını hiç zannetmiyordu.

"Erkek arkadaşın mı?" diye sordu Ateş.

Merih bakışlarını Ateş'e doğru çevirdi. Bu kişiyi daha önce görüp görmediğine emin olamıyordu. Yüzü tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştı bir türlü.

"Biz daha önce tanışmış olabilir miyiz? Ya da seni herhangi bir yerde görmüş olabilir miyim?" diye sordu. Hala bu arabanın içinde sakince oturduğuna inanamıyordu. Üstelik bir de sohbet etmeye başlamışlardı.

"Sanmıyorum." Ateş'in dikkati daha çok yolda olsa da kafasını çevirip bir iki saniyeliğine Merih'e baktı. "Seni görseydim asla unutmazdım."

"Eve sağ salim gidebilecek miyim?" diye sordu hafif alayla ardından Merih.

Ateş'in bu soruyla birlikte kahkaha atmıştı. "Bu şimdi mi aklına geldi? Tanımadığın birinin arabasına binip, yola koyulduktan sonra?"

"Ne yaparsın, ben de böyle bir aptalım işte. Aklım hep sonradan başıma geliyor."

"En azından geliyor, hiç sormaya da bilirdin."

"Sorumun cevabını alamadım?" diye yineledi Merih. Korkması gerekiyorken şu anda hiç öyle bir şey hissetmiyordu. Daha yeni tanıştığı adamın yanında gayet rahattı üstelik.

"Katil ya da sapık değilim, merak etme." Hafifçe güldü Ateş. Merih pür dikkat onu izliyordu.

"Kaçırmıyorsun da beni?" diye sordu emin olmak ister gibiydi, gerçi daha çok dalga geçiyordu artık.

MERDOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin