Mert'in odaya gelmiş olduğunu hayal meyal hatırlıyordum. Uyku arası sesini duyduğum halde gözümü açacak halim olmamıştı.Mert'in gelişi ardından Cesur'un da beklemeden gidişini anımsamıştım sadece.
Sonrası yine bir sessizlikti. Mert duşa girmişti. O ara acıkma hissiyle uyanmıştım ben de. Bir şeyler yemem gerekiyordu, baştaki gibi midem bulanmıyordu çok fazla ve canım şu anda değişik bir şeyler çekmeye başlamıştı.
Mert bir an önce duştan çıksa iyi olacaktı, aşağıya inip karnımı doyurmam gerekiyordu çünkü.
Çok geçmemişti ki, Mert'te elinde havluyla saçını kurulamaya çalışarak odaya gelmişti.
"Uyanmışsın?" Yanıma gelip alnıma bir öpücük kondurdu. "Daha iyi misin? Ağrın falan var mı?"
"Uyumak iyi geldi, çok iyiyim." Gerçekten de çok daha iyi hissediyordum kendimi. Uyumak biraz olsun kafamı boşaltmama neden olmuştu. Ama bir sorun vardı ki; Mert'in ailesiyle ne konuştuğunu çok merak ediyordum.
"Annenler ne dedi?" diye endişeyle sordum Mert yanıma otururken.
"O iş biraz karışık." diye beni geçiştirmeye çalışıyordu ama ben durumu öğrenmeden rahat etmeyecektim.
"Mert lütfen, ne istiyorlarmış?" diye sorumu yineledim.
"Konağa geri dönmemizi istiyorlar." Her ne kadar böyle bir şeyi bekliyor olsam da şaşırmıştım. Onların koyduğu şartı yerine getirmemiştik sonuçta, gerçi getirmiştik bilmeden ama onların bundan haberi yoktu. Ne olmuştu da fikirlerini değiştirmişlerdi, çok merak ediyordum.
"Neden peki? Sordun mu bunu onlara? Sonuçta istedikleri şartı kabul etmedik." Etmemiştik ama uygulamıştık. Ne tezat bir durumdu bu böyle.
"Bilmiyorum, belki mantıklı düşününce doğru kararı vermişlerdir." Sırtını arkaya doğru yasladı. Kolunu kaldırıp beni kendisine doğru çekti, başımı göğsüne yaslayıp sıkıca sarıldım Mert'e.
"Peki, ne yapmayı düşünüyorsun?" Korkuyordum bir yandan, Mert'in ters bir tepki verip ailesiyle arasını bozmasından endişeleniyordum ister istemez.
"Sana bağlı." Derin bir nefes aldı. "Sen ne istersen onu yapacağız."
"Bana mı?" diye sordum, hayretle ona bakarak. "Neden?"
"Benim için hiçbir sıkıntı yok ama onlarla yüz yüze geldiğinde kendini rahatsız hissedebilirsin, bu yüzden ne yapacağımıza senin karar vermen gerek, benim değil. Biliyorsun; ben her türlü, her yerde yaşayabilirim. Seninle olduğu sürece her yer olur bana."
"Böyle büyük bir kararı bana mı bırakıyorsun yani?"
"Neden olmasın?" Yüzünü buruşturdu. "Çok mu hanım köylü olduğumu belli ediyorum ben ya?"
"Yok, ondan değil de... Ne bileyim, kararı bana bırakırsan benim kararım belli, ben geri dönmek istiyorum çünkü." Doğruldu Mert, bunu söylediğim an.
"Mercan sen..." Kafasının karıştığı belliydi. "Sen bundan emin misin?" diye sordu ciddi bir ses tonuyla.
"Eminim Mert. Ben zaten buradan hiç gitmek istemiyordum, annenler de bir adım atmışken onlarla ters düşmek istemiyorum. Ben senin aileni seviyorum." dedim ona bakarken. "Odamızı da seviyorum."
"Eminsin yani, kesin kararlısın?" Başımı salladım. "Eminim, ben evimize dönmek istiyorum."
"Annemler buna çok sevinecek." diye mırıldandı Mert. "Ama bak, herhangi bir imada bulunurlarsa, ne bileyim seni rahatsız edecek herhangi bir şey olursa hemen bana söyleyeceksin, saklamayacaksın benden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERDOĞLU
RomanceOlmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın...