Doğru mu duyuyordum yoksa zihnimin bana oynadığı bir oyun muydu bu? Mert'in eski sevgilisi karşımıza geçmiş hamile olduğunu söylüyordu. Sanki o söylediği beynimde tekrar edip duruyordu.
"Hamileyim."
"Hamileyim..."
"Hamileyim."
Mert bu duruma bir tepki vermeden önce benim ağzımdan tek bir sözcük çıkmıştı.
"Ne demek oluyor bu?" Doğru duyduğumdan emin olmak istiyordum sadece. Benim kocam, eski sevgilisini hamile bırakmıştı yani öyle mi? Bu, istemesem de kabullenebileceğim bir durum asla olamazdı. "Mert ne diyor bu kadın?" Tekrar duymam gerekiyordu, doğrular duyduğumu da teyit etmek ister gibi tekrar sordum. "Ne demek hamile? Sen ne yaptın ya? Sen ne yaptığını zannediyorsun?"
Mert bana durumu açıklamak yerine Sinem'in yanına gitti. Beni öylece, düşüncelerimle baş başa bıraktı. Karşımda konuşmaya çalışan iki kişinin söyledikleri bile bana çok yabancı geliyordu.
"Sinem saçmalamayı kes," dediğini duymuştum sadece. Gerisini duymayı kabullenemiyordum.
"Doğru duydun, senin çocuğunu taşıyorum karnımda."
"Ya kes!" diye girdim araya. "Mert benim kocam farkında mısın sen bunun?" diye bağırdım, sinirimi bir yerden çıkarmam gerekiyordu ve bu saçmalamaları duymaya hazır değildim.
"Senin kocan daha iki hafta öncesine kadar benim koynuma giriyordu," dedi bana dönerek. Gerçek olan bir şeyin yüzüme vurulması bu denli canımı acıtmamıştı daha önce.
Ani bir hareketle sağ tarafta bulunan konsolun üzerinde olan vazoyu alıp Mert ve o kadına doğru fırlattım. Şu anki sinirlerimi kontrol almayı bırakın, şu anda burada bulunan her şeyi, herkesi parçalamak istiyordum.
"Mercan, ne yapıyorsun sen?" diye bana doğru adım atmaya çalışan Mert'in üzerine masanın üzerinde duran başka bir vazoyu elime geçirir geçirmez fırlattım.
"Ne mi yapıyorum? Benim yaptığım bir şey yok, sen yapmışsın yapacağını zaten. Bir uçkuruna sahip çıkamamışsın!" dedim bağırarak. Dışarıdaki herkesin de bizi duyduğuna emindim ama şu anda bu zerre umurumda değildi. Oğullarının gerçek yüzü ile böylelikle tanışmış olurlardı hem.
"Açıklamama izin ver," dese de söylediği hiçbir şeyi duymuyor, elime gecen her şeyi Mert'in üzerine fırlatıyordum. Ne yaptığım konusunda zerre fikrim yoktu ve bu durum beni çileden çıkarmıştı.
"Neyini açıklayacaksın be? Utanmadan sevgilin karşıma geçmiş bana hamile olduğunu söylüyor, bunun nesini açıklaya bilirsin ki?" dediğim anda elime geçen yastığı da fırlatmak üzereyken Mert sıkıca tutmayı başarmıştı beni.
"Sakin ol dedim sana, anlatacağım her şeyi."
"Sakin filan olmayacağım." dediğim anda hızlı hareket ederek arkama geçti, kollarımdan sıkıca tuttu ve bir eliyle de ağzımı sıkıca kapattı. Hareket edemez halde çırpınıp ellerinden kurtulmaya çalışıyordum ama bir işe yaramıyordu. Beni sürükleyerek odadan çıkardığında o kadına söylendiğini duymuştum.
"Sakin bir yere ayrılma, hemen geliyorum."
Söylemeye çalıştığım her şey sanki boğuluyor gibi çıkıyordu ağzımdan.
"Mercan bir sakin olsana sen," dese de söylediği her şey sanki kulağıma bile girmeden beni es geçiyordu. Beynim söylediği her şeyi algılamakta zorluk çıkarıyordu, sinirliydim, haddinden fazla öfkeliydim ve bu öyle bir iki sözle geçecek gibi hissettirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERDOĞLU
Roman d'amourOlmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın...