MERDOĞLU 9
"Merih!" diye bağırarak kapıdan içeri giren Mert'in tüm sesi avluda yankılanıyordu. "Merih neredesin? Kaçamayacaksın benden, ortaya çıksan iyi olur." Tüm sinirini şu anda bağırarak çıkarıyordu sanki. Cesur onu yol boyunca sakinleştirememişti. Üstelik Mert doğru dürüst konuşmasına bile izin vermemişti, bir hışımla çıkmıştı şirketten ve yol boyunca da Cesur'un bu söylediklerini ağzına tıkmıştı.
"Oğlum, ne oluyor?" diye mutfaktan panikle çıkmıştı Saliha Sultan ve yardımcıları.
"Anne kızın nerede?" diye bu sefer de annesine dönerek sordu Mert.
"Odasında oğlum da ne bu sinir? Ne yaptı Merih?"
"O ne yaptığını çok iyi biliyor," diye merdivenlere doğru yöneldi ama o sırada Merih merdivenin üst tarafında görünmüştü bile.
"Ne bağırıyorsun ya, sakinlikten nasibini hiç mi almadın sen?" diye lafını esirgemeden söylendi Merih.
"Durduramadım," diye Mert'in peşinden gelerek araya girmeye çalışan Cesur söylendi bu kez.
"Seni pis yardakçı, tüm bunların senin başının altından çıktığını biliyorum," dedi kardeşinin karşısına dikilip arada sadece bir adim boşluk bırakarak.
"Abartmasan mı bu kadar? Alt tarafı üç gün gidip dinleneceksiniz," diye sakin bir tonda cevap verdi bu sefer Merih. Amacı abisinin sinirini biraz olsun geçmesini sağlamaktı.
"Bundan sana ne?"
"Mert, sakin ol, evi ayağa kaldırdın," diyen Cesur'u tekrar azarladı Mert.
"Sen karışma. Resmen bir oldunuz bana oyun oynuyorsunuz ya. Çok meraklıysanız siz gidin balayına." Mert, sinirle Merih'in yanından geçmek için adım atmıştı ki Mercan'ı görmüştü karşısında. Bu ses tonuyla konuştuğu ve tüm evi ayağa kaldırdığı için Mercan da her şeyi duymuştu.
Birkaç saniye durduktan sonra Mercan'ın yanından geçmek için adim atmıştı ki onun söylediği ile durdu.
"Ben istedim." Bu söylediği ile Mert'in önce anlamasını bekledi Mercan, sonra devam etti. "Balayına ben gitmek istedim. Eğer işlerin uygun değilse erteleyebiliriz ya da gitmeyebiliriz." Mercan'ın sesindeki kırgınlığı hisseden Mert kendini bir ikilemde bulmuştu. Merih ve Cesur'a bu kadar kolay kafa tutabiliyorken Mercan'a karşı suçluluk hissetmişti birden.
----
Onu sakinleştirebilmek için söylediğim yalan muhtemelen elime yüzüme bulaşacaktı ama evde terör estirmesini bir şekilde engellemem gerekiyordu. Balayını benim istediğime inanırsa biraz olsun sakinleşir diye düşünmüştüm ve öyle de olmuştu.
"Sen mi istedin?" diye sordu sakinleştiği ses tonundan belli olmuştu.
"Evet, ben istedim. İkimiz de çok gerildik son zamanlarda, biraz rahatlarız diye düşünmüştüm."
Mert'in yutkunmasını ve gözlerini kaçırmasını fark etmiştim.
"Bana söyleseydin ayarlardım," dedi birden. "Olmayacak bir zamanda ayarlamışlar," dedi ardından. "Yarına."
"Tamam, gitmeyiz olur biter," demiştim ama Mert hissettiği suçluluk duygusu yüzünden geri adim atmış gibiydi.
"Yok, gidelim. Hazırlanırsın, iyi olur bize de."
Cesur da biraz ileriden seslenmişti bunun üzerine. "Şirketi merak etme sen, üç gün sensiz idare ederiz biz."
Mert Cesur'a döndü sesini duyduktan sonra. "Sen de geliyorsun," dedi. Cesur'un cevap vermesine fırsat vermeden Merih'e döndü ardından. "Ve sen de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERDOĞLU
RomansaOlmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın...