39.Bölüm

1.9K 137 56
                                    

Evimdeydim, odamdaydım. Fark etmeden nasıl sahiplenmiştim burayı.

Aylar önce Mert'e düğün gecesi bana asla dokunamayacağını, onunla asla olmayacağımı söylemişken geldiğimiz duruma şaşırıyordum aslında. Üzerimdeki rahatlama hissinin tarifini kelimelerle anlatamazdım ama değişmiştik ve bu değişim çok güzel sonuçlara yol açmıştı.

O zaman onunla olmayacağımı söylerken şimdi karnımda ikizlerimizle girmiştim bu odaya. Bildiğim ve anladığım bir şey vardı ki; burası gerçekten benim yuvam olmuştu. Kaçmayı düşündüğüm kişi ise ailem. Çocukluğumdu o benim, o hala beni hatırlamıyor olsa dahi, inat edip hala çocuk sahibi olmak istemediğini söylese dahi Mert benim hayatımdan ömür boyunca çıkamayacaktı artık.

Mert'in bu haberi aldığında delirecek olmasını bile kabullenmiştim, her şeye rağmen geri döneceği yer yine benim yanım olacaktı nasılsa. Yıllar önce yarım bıraktığımız hikayemizi şimdi tamamlamaya başladığımız gibi.

Odanın içerisine göz gezdirdim ilk başta, her şey tertemizdi. Ne kadar olmuştu gideli onu bile anımsamıyordum. Tek bildiğim yine buraya döndüğümdü. Evime kavuşmuştum.

Şu birkaç dakikalık yalnızlık ne iyi gelmişti bana. Mert'in arkamdan yaklaşarak kolunu belimden doğru uzatıp başını omuzuma yaslamasıyla kendime gelmiştim.

"Fatma teyze ve Ayşe teyze izinliymiş, Merih'e daha sormadım ama istersen dışarıda yiyelim." diye sordu. "Ya da eve sipariş verebiliriz."

Aklıma o an için bir şey gelmişti, ben hiç Mert'e yemek yapmamıştım ve şu anda böyle bir fırsat oluşmuştu. "Ben yaparım." dedim heyecanla ona dönerek. "Ben bir şeyler hazırlamak istiyorum."

"Sen mi?" Kaşlarını çattı. "Yemek yapabiliyor musun ki?" diye sordu.

"Yani, pek becerebiliyorum denilmez aslında." Ki, beceremiyordum da aslında. Tam olarak mutfakta pek işim olmamıştı bu zamana kadar. "Ama hallederim." dedim bir hevesle.

"Kendini yormasan daha iyi olmaz mı? Üstelik kendimi hala çok seviyorum, zehirlenmek istemem." Mert'in bana sataşmak için söylediği şeyi pek de ciddiye almamıştım. "Malum, daha yeni hastane maceramız oldu, bir ikincisini kaldıramayacağım sanırım." dediğinde atıldım hemen.

"Ben yapacağım!" dedim heyecanla Mert'in elinde kurtulup kapıya doğru giderken. "Sen buraları toparlaya bilirsin o arada mesela, çantalarımız içeride." Mert'in gülümsemesine karşılık ben de gülümseyerek odadan çıktım ve çıktığım gibi karşımda Merih'i gördüm.

"Abimle konuşmam gerekiyor da o yüzden geldim." dedi bana bakarken.

"Mert içeride. Sen geç, ben de yemek için bir şeyler hazırlayayım."

"Sen mi hazırlayacaksın? Yormasaydın kendini, dışarıdan söylerdik."

"Hayır." dedim heyecanla. "Mert hiç benim yaptığım bir şeyi yemedi, o yüzden bugün yemekle ben ilgileneceğim."

"Yormasaydın kendini bu halde." diye Merih söylendiğinde bir duraksadım. Karnıma baktığında demek istediği şeyi anlamıştım elbette. Hamilelik yüzünden kendimi yormamı istememişti Merih.

"Çok tuhaf." Mırıldandım. "Abin de az önce aynısını söyledi, sanki biliyormuş da ondan yorulmamı istemiyormuş gibi." Omuzlarımı salladım umursamaz bir şekilde. "Ya da ben öyle olmasını istiyorum."

"Ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?" diye sordu Merih. "Daha fazla erteleyemezsin, bunu biliyorsun değil mi?"

"Söyleyeceğim." dedim kafamı salladım. "Daha fazla erteleyemeyeceğimi ben de biliyorum." Derin bir nefes aldım. "Ama önce yemek işini halledeyim. Ne yapacağımı bilmiyorum ama bir şeyler deneyeceğim."

MERDOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin