12.Bölüm

3.9K 159 70
                                    

Merih ısrarla çalan telefonu duymazlıktan gelse dahi sonunda pes etmişti ve isyan eder gibi telefonu açmıştı.

"Yine ne var Cesur? Bak yine hesap sormaya kalkacaksan..." Cesur devam etmesine izin vermeden araya girdi hemen.

"Onun hesabını sonra soracağımı söyledim. Şimdi başka bir konu var ama bana patlamayacağına söz vermen gerekiyor önce."

"Bunu söylediğine göre patlayıp, canına okuyacağım bir durum var o zaman?" diye söylendi Merih.

"Var ama beklemek zorundaydım, Mert'in inadı kendiliğinden kırılır belki dedim ama işe yaramadı."

""Konu ne, söyleyecek misin?" Merih'in sabırsızlığı sesinden anlaşılıyordu.

"Şöyle ki güzellik, birazdan abinle bir yemeğe davetliyiz ve bu davet eşli bir davet olacak."

"Yani?" diye soru sorar gibi cevap verdi Merih. "Seninle gelmemi filan mı istiyorsun?"

"Hayır ya, sen benim karım mısın? Saçmalama," diye cevap verdi Cesur. Merih'in söylediği her şeyin bu denli geri tepmesi canını hep daha çok yakmaya başlamıştı.

"O zaman?" İçindeki hayal kırıklığını her zamanki gibi saklamayı başararak sordu Merih.

"Mercan'ın da katılması gereken bir yemek aslında ama Mert'in her zamanki inadı ve gururu onu çağırmasına engel oldu." Cesur bunu söyler söylemez Merih oturduğu yerden fırladı.

"Doğru ya! Mercan var, ben bunu nasıl unuturum?"

"Unutmaman için sana söylüyorum işte. Gideceğimiz yerin adresini sana atıyorum, biz yoldayız, Mercan oyalanmadan gelsin. Ben bir bahane bulur çıkar, onu kapıda karşılarım," dedi Cesur.

"İnsan önceden haber verir ya!" diye odadan nasıl çıktığını bile fark edememişti Merih.

"Mert'ten bir adim bekledim ama domuzluğu tuttu işte, bundan sonrası sende," diye tam kapatacakken Merih girdi araya.

"Bunun hesabını yine de sonra soracağım sana," dedikten sonra o telefonu kapattı ve hızlıca merdivenlerden inerek Mercan'ın odasına daldı.

---

Herkesin gözü benim üzerimdeydi, bunu hissedebiliyordum ama benim odaklanabildiğim tek şey Mert'in gözleriydi. Bana bakışı ve bir saniye olsun gözlerini kırpmayışından bile ne kadar şaşırdığı belli oluyordu. Ağzından mırıldandığı tek şey ise adımdı.

"Mercan..?"

O andan sonra Cesur araya girme ihtiyacı hissetmiş olacaktı ki masadaki herkese dönerek beni tanıttı.

"Size yengemi tanıştırayım, Mercan Merdoğlu, Mert'in eşi."

Herkesin kendi aralarında mırıldandığını duyabiliyordum sadece, gözüm ise Mert'e odaklanmıştı. Tepkisini, ne diyeceğini merakla ve korkuyla bekliyordum. Ya beni istemediğini söyleyip buradan kovarsa düşüncesi bile aklımın bir köşesinden geçip duruyordu. Yapmazdı ama istemediği bir şeyi yaptığım için acısını sonradan da çıkartabilirdi sonuçta.

Mert ve Cesur haricinde dört kişi daha vardı masada. İki çift haricinde bir de ben geldiğimden üç çift olmuştuk, bir de Cesur. Şu anda ne diyeceğini bilememek ve Mert'ten herhangi bir hamle beklemek korkutuyordu beni.

"Mert'in yanına geç o zaman sen yenge," derken beni Mert'in yanına doğru yönlendirdi Cesur. Yenge diye söylenmesi bile tuhaf hissettiriyordu ama sanırım artık alışmam gerekiyordu bu duruma.

"Mert'in evlendiğini duymamıştık?" dedi masada oturan ve ortaklardan biri olduğunu düşündüğüm kişi. "Ama çok memnun olduk, iyi ki geldiniz."

MERDOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin