"Mert..." diye seslenen kişiye hepimiz dönmüştük ama ben olayın asıl gerçekliğini anlayamıyordum bir türlü. Mert'in şaşkın bakışları, Merih ve Cesur'un ise birkaç adım ileriden bizi izlemeleri ortamı yeterince gergin bir havaya sokmuştu. Kendisini ilk toparlayan Mert olmuştu."Sinem?" dedi ve hemen önümden kaçar gibi uzaklaşarak o kadının yanına gitti. "Senin ne işin var burada?" Mert'in sorduğu soru karşılıksız kalmıştı. O kadın, bana bakarak konuşmaya başladı.
"Bu o mu? Evleneceğin kız bu mu?" diye sordu.
Evleneceği kız? Ben. Tabii bendim, bir anlık afallamadan sonra toparladım kafamı ama o kadının sorduğu soruya cevap vermedim, benim işim değildi bu, ilgilendirmiyordu da beni.
"Cevap versene bana!" diye ani bir çıkışla Mert'e döndü.
"Sinem, gel biz bunları başka yerde konuşalım," diyerek onu çekiştirerek buradan götürmeye çalıştı Mert ama bu bir ise yaramıyordu. Sinem denilen o kadın Mert'ín elinden kurtularak bana yaklaştı. Bazı şeyleri kafamda yeni yeni oturtmaya başlıyordum.
"O sensin, değil mi?" Bu sefer sorguya çekilme sırası bendeydi sanırım. "Sevgilimi elimden alan kadın sensin," dedi ama söylediği gibi neye uğradığımı şaşırmıştım. Mağdur durumda olan ben iken simdi suçlu konumuna düşmüştüm, hem de Mert beyimizin Sevgilisi tarafından suçlanıyordum.
Toparladım hemen kendimi, buna sessiz kalamazdım.
"Ne diyorsun sen be?" diye atılacaktım ki, Merih beni engelledi yanıma gelerek.
"Tamam yenge, aldırma sen ona."
"Ne yengesi be? Yenge deyip durma sen de bana!" diye söylendim ama sinirimi Merih'ten değil, Sinem'den çıkarmam gerekiyordu.
Cesur da o ara hemen Sinem'in yanına geldi. "Sinem lütfen, olay çıkarmanın sırası değil."
Mert ne söylese, ne yapmaya çalışsa Sinem'e laf geçiremiyordu bir türlü. Sinem'in söylenenleri dinlemeye pek niyeti yok gibiydi.
"Hadi gidelim," diye Cesur da Sinem'i buradan uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Sinem lütfen uzatma." Mert tekrar araya girdi ve "Götür onu buradan," diye Cesur'dan rica etti.
"Hayır ya, nereye gidiyor? Dursun bir anlatalım olayı ona. Ben kimsenin sevgilisini elinden falan almıyorum," diyerek araya girdim yine. Bunun açıklaması vardı ve bu suçlamaları asla kabul edemezdim. Cesur Sinem'i uzaklaştırırken bağırarak söylendim, bunu duyması gerekiyordu çünkü. Bilmesi gerekiyordu, onun elinden Mert'í alan kişi ben değildim. Tam tersi benim elimden hayatım alınıyordu ve bunu o kafasına sokması gerekiyordu. Bu durumda suçsuz olan bendim. "Senin sevgilin beni ilgilendirmiyor!" diye bağırarak söylendim. Ses tonumu ayarlayamıyordum, çarşının ortasında tartışıyorduk resmen ve ben sinirden köpürecek raddeye gelmiştim.
"Sesinin ayarına dikkat et," dedi Mert. "Herkes bize bakıyor," dedikten o da hızlıca yanımızdan uzaklaştı. Sevgilisinin yanına gidip açıklama yapması gerekiyordu çünkü muhtemelen. Umuyordum ki gerçekleri anlatıp, benim suçlu olmadığımı sevgilisine itiraf ederdi. Tabii bunu o kadın anlar mıydı orası şüpheli bir durumdu ya, neyse.
"Bir de sevgilisi çıktı başımıza" diye söylendim. Merih'in beni sakinleştirme çabaları ise, bir işe yaramıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERDOĞLU
RomantizmOlmayacak bir yerde yolları kesişen iki küçük çocuktu onlar. Ama nereden bilebilirlerdi ki yıllar sonra kaderlerinin birbirlerine bağlanacağını. Onlara sorulmadan verilen kararların altında ezilmek yerine savaşmak, aşık olmamak için verilen çabanın...