Arabadan iner inmez, arka kapıyı açıp bebek koltuğundan Emir'i kucağıma aldım. Birlikte ilk defa dışarıya çıktık o kadar heyecanlıyım ki. Emir ile birlikte tam olarak gerçek bir aile olduk o kadar mutluyum ki sürekli sırıtmaktan yüz kaslarıma ağrı girdi. Acaba Emre de bunların farkında mıdır, düşünüyor mudur ? Düşünse de kolay kolay söylemez ama bir belirti verse de bilsem keşke.
Gireceğimiz, kafeye doğru yürürken Emre, elini belime koydu ve içeriye doğru ilerledik. Garsonlardan biri yanımıza gelip, yer seçmemize yardımcı olduktan sonra teras kısmında ve sakin bir yerde bir masa bulduktan sonra oturduk. Garson menüyü önümüze bıraktıktan sonra yanımızdan ayrıldı.
- " Aaa bak bebek arabasını getirmeyi unuttuk !" dedim bir an da.
- " Onu niye getirecektik ki ?"
- " Emir'i sandalyeye oturtamadığımız için orada otururdu. Sürekli kucakta da duramaz."
- " Kafelerde bebekler için duran bir sandalye vardı ondan isteyelim."
- " Sen nerden biliyorsun onu ?" dedim gülerek.
- " Ne bileyim görüyordum hep."
- " Ama bizim ki henüz ona oturmak için çok küçük. Daha doğrusu oturmayı da bilmiyor ya o yüzden bebek arabası olsa ona yatırırdım."
- " Neyse bu da tecrübe oldu."
- " Evet. Sonumta ilk defa üçümüz çıkıyoruz. Benim oğlumun ilk gezmesi." diyerek öptüm iki yanağından da.
- " Eee Emir ne yiyecek şimdi ? Ona da sür mü sipariş etsek." dediğinde ikimizde güldük.
- " Annesinin sütü ona yeter. Ben onun karnını doyurdum çıkmadan." dedim gülerek.
- " O zaman hadi biran önce biz de yiyelim." deyip garsonu çağırdı ve siparişimizi verdik.
Bundan çok değil sadece iki sene önce bu hale geleceğimizi bilsem hayatta inanmazdım. Önceden bunu Emre ile evlenmiş olmam için söylerdim ama şimdi Emir var. Emir tamamen bir mucize gibi... İkimizin de hiç beklemediği bir an da olması ve benim için çok zor bir sürecin başlaması... Çünkü Emre'nin istemediğini biliyordum ama şimdi ki halimize bakıyorum da bir sürü şeyden geçip bu noktaya gelebilmişiz.
- " Keşke birde üçümüz tatile gitsek ne güzel olur ?" dedim gülerek.
- " Önce ikimiz gidelim sonra Emir'i de alırız."
- " Onu nereye bırakıcaz ? Olmaz öyle."
- " Ya çocuğumuz diye her dakika beraber mi olacağız ? Biraz daha büyüsün, karnını sensiz doyurmayı falan öğrensin sadece ikimiz bir tatile çıkalım. Onu da bırakırız dedesine birkaç günlüğüne."
- " Biraz dayanmak zor olacak ama büyümüş olacağı için belki iki günlük bir tatil yapabiliriz."
- " İki gün ? Bize yetmez bence."
- " Bana yeter. Emir den o kadar uzak kalamam. "
- " Ohoo iki günden bunu diyorsan."
- " Beni anlaman için anne olman lazım. O, uyurken bile ben neler düşünüyorum."
- " Gereksiz kaygılar."
- " İyi ki senin gibi ruhsuz değilim yoksa çocuğun hali ne olurdu kim bilir ?"
- " Bende tabi ki iyi olmasını isterim, onu takip ederim ama her dakika acaba bir şey mi oldu bir şey mi olacak düşüncesine girmem. Bunu yapmaya gerek yok yani. Hem bu tedirginliği ona hissettirirsen ileride cesaretsiz bir çocuk olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK 2
Ficção AdolescenteDefne ve Emre'nin aşkı, hiç beklemedikleri bir şekilde evlilik ile sonuçlanmıştı. Bir sürü zorluklar yaşamalarına rağmen, aşkları bütün zorlukları aşarak onlara çok güzel şeyler sundu ama bakalım evlilik hayatı onlara iyi gelecek mi ?