Yapılan inşaatın son halini kontrol edip her yeri gezdik. O kadar güzel daireler ve siteler var ki hayran kaldım. En güzel ve gurur verici olan şey de bunların çoğunun Emre'nin çiziminden olması. Emre yi düşünür düşünmez yine aklıma o lanet mektup geldi, ne yapacağım bilmiyorum.
- " Hadi git sen arabada mektubu oku, bende birisiyle görüşücem 15 dakikaya gelirim." dedi Ahmet Bey.
- " Tamam." diyerek arabaya girdim.
Böyle bir fırsatın olması çok iyi oldu ama eminim bilerek denk getirmiştir. İşime de gelir çünkü akşam Emre ile konuşmaya yapacağım ama mektupta ne yazdığını bile hala bilmiyorum. Çantamdan çıkarıp heyecanla hemen açtım ve her şeyi değiştirecek olan bu mektuba kendimi bıraktım.
Canım Oğlum,
Bu mektubu eğer okuyorsan öncelikle çok teşekkür ederim bana şans verdiğin için. Sözlerime nerden başlayacağım nasıl anlatacağım hiç bilmiyorum ama tek bir şey var bilmen gereken o da seni çok sevdiğim. Bu hep böyle oldu ve olacak da... Ben babanla severek evlenmedim bunu daha önce de söylemiştim. Baban çok aksi davranıyordu, bende çok inatçı bir insandım ve evliliğimiz boyunca hep bir tartışma, kavga, inat oldu. İkimizin de suçları oldu. Babanın baskıcı tavırları beni çok zorladı, psikolojimi bozdu. Evet, seni bırakmamalıydım çok pişmanım ama gözüm bir şey görmedi, mantıklı düşünemiyordum. Dört yaşına kadar sırf senin için dayandım, sana bağlanarak daha güçlü hissettim ama sonra olmadı.... Gücümü kaybettim. Seni bırakırken içim sızladı ama gittim. Bunu yazarken o kadar çok utanıyorum o kadar kızıyorum ki kendime ama geçmişi de geri getiremem. Çok hatam oldu biliyorum. Aslında sadece sana da değil, babana karşı da öyle ama çok pişmanım. Biliyorum şuan da pişman olmam hiç bir şeyi değiştirmeyecek ama bilmeni istiyorum.
Seni bıraktıktan bir süre sonra eve geri döndüm ama baban beni kabul etmedi. Aslında haklıydı da ama seni benden kaçırdı. Ben çok pişman olmuştum, seni bana verseydi o küçük yaşında daha bir şey hatırlamadığın için yine affederdin beni ama olmadı işte. Pes etmedim sonra yine geldim, sorma yine, yine.... Derken sen büyümeye başladın ve sen büyüdükçe sana yakınlaşma ihtimalim de giderek küçülmeye başladı. Çünkü büyüdükçe benim eksikliğimi daha çok hissettin ve hayatını mahvettim. Seni bırakmak gibi çok büyük bir aptallık ettim ama seni hep takip ettim. Arkadaşlarını bile biliyorum. Mezuniyet töreninde de bile oradaydım. Seni hep uzaktan takip ettim. Kokunu içime çekip sımsıkı sarılmak için nelerimi vermem... Sana daha önce söylemeye çalıştığım ama beni dinlemediğin bir şey daha var. Baban dan sonra başka bir adamla evlendim ama çocuğum olmadı çünkü istemedim. Bu çocuklar evli olduğum adamın ilk eşinden. Ben seni bırakmışken nasıl başka bir çocuğa sahip olup annelik yaparım ki ?
Şimdi evlendin, kocaman adam oldun bu hallerini görmek o kadar gurur verici ki keşke bende yanında olsaydım... Oğlum biliyorum beni hiç bir zaman affetmeyeceksin ama lütfen bana şans ver. Bunu senden istemem bile yanlış ama ben senin annenim bu büyük bir gerçek. Bana şans ver ve bir şeyleri deneyelim. Bir şey yapmak zorunda da değilsin sadece beni kendinden uzak tutma bana yeter, ben kendimi sana kanıtlarım. Lütfen bana şans ver ve başbaşa bir gün konuşalım. Böyle yazıyorum ama biliyorum ki sen bu mektubu okumayacaksın bile. Neyse umarım bir gün beni anlamak için bir şans verirsin. Seni çok seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK 2
Novela JuvenilDefne ve Emre'nin aşkı, hiç beklemedikleri bir şekilde evlilik ile sonuçlanmıştı. Bir sürü zorluklar yaşamalarına rağmen, aşkları bütün zorlukları aşarak onlara çok güzel şeyler sundu ama bakalım evlilik hayatı onlara iyi gelecek mi ?