- " Nereye gidelim ?"
Emre'nin sesi ile kendime gelerek, kafamı camdan çekip ona döndüm. Dönüşte bir yerlere uğrarız diye düşünmüştüm ama Emre'nin hayatını falan düşününce iyice moralim bozuldu. Onun bile istediğini sanmıyorum. Sırf benim için bir şey yok gibi devam ediyor olabilir.
- " Boşver ya eve gidelim."
- " Niye vazgeçtin ?"
- " Üşendim birden."
- " Evde boş boş oturmak yerine dışarıda oturup oksijen almak daha iyi bence."
- " O da doğru ama neyse tamam sen bilirsin."
Bir şey söylemeden yola devam ettiğinde bende kaldığım yerden düşüncelerime devam etmeye başladım. Benim birde halletmem gerek bir mektup olayı var. Bunu düşündükçe karnıma ağrılar giriyor. O kadar korkuyorum ki... Çünkü Emre'nin annesinin konusu açılınca gözü dönüyor. Babası söylerse her şey daha kötü olur bunu biliyorum. Mecbur ben söylemeliyim. Bir yanım hiç bahsetme unutulsun gitsin diyor. Diğer yarım ise, ne olmuş olursa olsun o kadın, onun annesi bu mektubu vermelisin diyor. Aynısı ben olsam ne isterdim, ne yapardım bilmiyorum. Aklım o kadar çok karıştı ki. Düşünmekten farkına varamadığım yolculuk bittiğinde Emre arabayı park etti ve indik. Bir sahile gelmişiz ama farkında bile değilim. Biran önce kendimi toparlamam lazım çünkü bu halimle ona iyilik yapmaktan çok kötülük yapıyorum. Birbirimizden ayrı bir şekilde yürürken Emre elini belime koyup kendine çekti. Bende onun beline koydum ve böyle yürümeye devam ettik.
- " Biraz hava alalım sonra yemek yer evimize gideriz."
- " Evimize." dedim gülerek.
O da yürümeye devam ederken bana baktı ve durup alnımdan öptü. Saçlarımı hafif dokunuşlarıyla arkama attı ve yürümeye devam ettik.
- " Kendimi o kadar mutlu hissediyorum ki bunu anlatacak bir tane kelime yok. " dedim gülerek.
- " Merak etme ben anlıyorum çünkü hislerimiz karşılıklı."
- " Ne kadar garip, liseden şu hallere kadar gelmek."
- " Öyle."
- " Hayatımızın en önemli dönemlerini birlikte yaşayıp, birlikte büyüdük aslında. "
- " Evet. "
- " Şöyle bir dönüp bakıyorum yaşadıklarımıza tıpkı bir rüya gibi o kadar güzel ki ama bir o kadar da hızlı geçmiş. Sana da öyle geliyor mu ?"
- " Bilmem."
- " Emre, ruhsuz bir şekilde cevap vermeyi bırak. "
- " Ya Defne ne yapayım sevmiyorum böyle sürekli baştan alıp her şeyi düşünmeyi."
- " Aman iyi düşünme. Öküz. Ben ikimizin yerine de romantik olurum."
- " Romantik kelimesi bile beni geriyor."
- " Hiç şaşırmadım. "
- " Bak şu ilerde bir restoran var oraya girelim. " dediğinde gösterdiği yere baktım.
- " Kebapçı ? "
- " Evet."
- " Ben öyle şeyler yemiyorum. "
- " Ne yiyorsun ? Öyle şeyler dediğin şeyleri millet yemek için ne hale geliyor. "
- " Evet ama ben fazla et türü şeyleri sevmiyorum işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK 2
Fiksi RemajaDefne ve Emre'nin aşkı, hiç beklemedikleri bir şekilde evlilik ile sonuçlanmıştı. Bir sürü zorluklar yaşamalarına rağmen, aşkları bütün zorlukları aşarak onlara çok güzel şeyler sundu ama bakalım evlilik hayatı onlara iyi gelecek mi ?