49.BÖLÜM

1.6K 78 38
                                    

Medya : Ateş ve Melek




Üzerimi değiştirip aşağı indim. Kumandayı elime alıp oturacağım sırada kapı çaldı. Emre gelmiştir.





-  " Hoşgeldin." dedim kapıyı açtığımda.

- " Hoşbulduk." dedi gözlerini benden ayırmayarak içeriye girip.






Bir şey demeden yine koltuğa oturup, televizyonu açtım. İçimde tuhaf bir his var. Emre ye kızgın değilim ama durduk yere bir şeyden dolayı canım sıkkın ama neden böyle oldu bilmiyorum. Bir huzursuzluk var içimde.






-  " Bir şey mi oldu ? Yoksa aramadım diye mi kızıyorsun ?"

-  " İkisine de hayır."

-  " O zaman niye böyle soğuk duruyorsun ?"

-  " Hayır her zaman ki halim."

-  " Sabah seni bırakırken böyle değildin. Bu durumda demek ki aramadım diye bana kızdın. "

- " Emre, aramadın diye tabi ki kızarım ama artık bunu kabullendiğim için bu detaya takılıp kalmıyorum merak etme. O yüzden sorun yok. "

- " Bak bu cümle de bile bir sürü ima var. "

- " Olsun o kadar. "

- " Neden aramadığımı söyledim. Kasıtlı yaptığım bir şey de değil."

- " Tamam sürekli açıklamana gerek yok. Ben bir şey demiyorum zaten."

- " O zaman neden suratın beş karış ?"

-  " Bilmiyorum, yorgunum belki de."





Cidden neden böyle oldum bilmiyorum ama tuhaf bir durgunluk geldi birden. Biran önce yatıp, uyuyup bu günü sonlandırmak istiyorum. Yoksa bu his ile devam edemeyeceğim. Emre sordukça daha da dibe giriyorum sanki.





- " Aç mısın ? " dedim konuyu değiştirerek. "

- " Hayır. " dedi karşıma oturup.

- " Bir üzerini falan değiştir de öyle otur."

- " Sende ki bu hal ne ?"

- " Emre bir şey yok lütfen ısrar etme."

- " Ya sebepsiz yere insan surat asar mı ? Bir şey olmuş ki bu haldesin. Söyle çabuk. "

- " Gerçekten hiç bir şey yok. Boşuna ısrar etme. Sadece içimde tuhaf bir his var, bir durgunluk geldi o kadar."

- " Nasıl durduk yere böyle bir şey oluyor ?"

-  " Bilmiyorum oluyor demek ki." dediğimde bir şey demeden uzun uzun baktı ve yerinden kalkıp, yukarıya çıktı.






Emre'nin telefonunun çalma sesini duyunca etrafa bakındım. Koltuğun üzerine düşürdüğünü görünce hemen gidip elime aldı. Melek isimli, şeytan arıyor. Nefret ettim bu salaktan. Bu ne rahatlık anlamıyorum. Saate bak ya , bu saatte hiç aranır mı ? Gelde sinir olma. Belki de az önce ki içime gelen o tuhaf his buydu. İçime doğdu demek ki bu salağın arayacağı. Neyse kapanmadan hemen açmak istiyorum. Telefonu açıp, bir şey demeden hemen kulağıma götürdüm.







-  " Alo ?  Emre bey verdiğiniz dosyaları bitirdim."

-  " Ne dosyaları ?"

-  " Aaa Defne sen misin ?"

-  " Evet benim."

TUTKULU AŞK 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin