3 saat oldu, Emre hala gelemedi. Neden ? Çünkü benim yüzümden. Saat, 05.30... Resmen sabah oldu ama o benim yüzümden bütün gecesini saçma sapan bir şeyi aramak yüzünden dışarıda geçirdi. Artık kavun ve ananas da umrumda değil, tek istediğim Emre. Kapı kilidini sesini duyunca bir anda irkildim ve arkamı döndüğümde, Emre'nin içeriye girdiğini görünce büyük bir sevinçle koşarak yanına gittim ve sarıldım.
- " Bir şey mi oldu ?" dedi şaşırarak bana bakıp.
- " Hayır sadece seni özledim." dedim gülerek.
- " Her gün işten geliyorum, bu kadar çok sarılmıyorsun. Şimdi üç saat dışarıdaydım, koşa koşa geldin."
- " Aşk olsun ben işten gelince de sana özlem dolu sarılıyorum ama bu sefer gece gece böyle bir şey için çıktığından dolayı daha çok özledim."
- " İyi, çıktığıma değmiş o zaman."
- " Bulmuşsun ikisini de." dedim elinden poşeti alarak.
-" Evet."
- " Nasıl buldun bu saatte bunları ? Bu kavun neden yarım ?"
- " Üzümünü ye, bağını sorma demişler."
- " Kim bilir neler oldu. "
- " Oralara hiç girmeyelim. Hadi sen otur ben sana bunların suyunu sıkıp getireyim."
- " Sen ? Emin misin ?"
- " Evet. Bu kadarını yapabilirim sonuçta yemek yapmayacağım. Ayrıca bunu da meyve sıkacağı yapıyor zaten. O yüzden sıkıntı yok."
- " İyi hadi bakalım. " dedim gülerek koltuğa oturup.
Ara sıra kulağıma gelen küfürler ve bardak seslerinden sonra Emre, elinde bir bardak meyvesuyu ile mutfaktan sağ salim çıkıp yanıma geldi ve bardağı uzattı. Bakalım nasıl oldu çok merak ediyorum. Bir yudum aldıktan sonra gözlerimi kapatarak, çok güzel anlamında işaret ettim.
- " Bayıldım, muhteşem."
- " Ben yaptım sonuçta."
- " Burada ki marifet meyvelerde."
- " Olsun, sonuçta benim muhteşem ellerim değdi ona. Onun lezzetlidir o."
- " Ya Emre çok komiksin. Benim sana iltifat etmeme hiç gerek yok sen bunu kendi kendine yapıyorsun zaten ama yine de güzel olmuş, çok teşekkür ederim. Senin elinden bir şey yiyip içmek güzel."
- " Yemek olmadığı sürece böyle şeyler yapabilirim amaaa kırk yılda bir. Mesela bu gece gördüklerin, önümüzde ki birkaç sene içinde olmayacak."
- " Bir kaç sene boyunca hiç mutfakta bir iş yapmayacaksın yani ?"
- " Evet. "
- " Orası hiç belli olmaz."
- " Hadi hemen iç de yatalım biran önce."
- " Sen yarın nasıl işe gideceksin ?" dedim üzgün bir şekilde.
- " Sabah babamı arar, biraz gecikeceğimi söylerim."
- " Bence de çok iyi olur."
Emre yi daha fazla bekletmemek adına hızla içip bitirdim. Hayatımda içtiğim en güzel şey olabilir. Bardağı, alıp mutfağa götüreceğim esnada Emre, elimden alıp kendisi götürdü. Çok ilginç....
- " Sende bir hamaratlık var sanki ?" dedim gülerek.
- " Baakk... Hamarat nedir ya ? Beni sinir etmek istiyorsun herhalde ?" dedi çatık kaşlarıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK 2
Ficção AdolescenteDefne ve Emre'nin aşkı, hiç beklemedikleri bir şekilde evlilik ile sonuçlanmıştı. Bir sürü zorluklar yaşamalarına rağmen, aşkları bütün zorlukları aşarak onlara çok güzel şeyler sundu ama bakalım evlilik hayatı onlara iyi gelecek mi ?