20.BÖLÜM

2K 89 53
                                    

Arkamdan yüksek sesle gelen araba lastiği sesini duyunca ödüm koptu. Hangi serserinin işi bu çok merak ediyorum. Ne geçiyor ellerine böyle hızlı sürünce acaba. Arkama döndüğümde o kişinin Emre olduğunu anlayınca ne düşüneceğimi şaşırdım. Arabadan hızla inip bana doğru kızgın bir boğa gibi geldiğini gördükçe benim de kaçasım geldi ama artık çok geç çünkü yanıma geldi.





- " Nerde sana o lafı söyleyen ?"

- " Gitti ben cevabını verdim."

- " Ben senin gibi ' defol git' demeyeceğim. O bir cevap değil." dedi defol git derken benim sesimi taklit ederek.

- " Dövünce ne olacak ?"

- " Rahatlayacağım."

- " Dövmek için git başka sebepler bul. Böyle sinir atılmaz. Hem sen neden geldin ki git kendi sinirini stresini yaşa. Nasıl olsa ben hatalıyım, yanlış yaptım, suçum var umursama beni." dedim arkamı dönerek.

- " Defne, şu adamı bana göster son kez söylüyorum yoksa ben kendim bulacağım. "

- " Nasıl bulacaksın ? Söylemiyorum senin kavganla uğraşamam."

- " Tamam sen söyleme." dedikten sonra birkaç adım ileriye yürüdü ve etrafa baktı.






Sanırım şuan herkesi gözden geçirerek kimin laf atma potansiyeline sahip olduğunu anlamaya çalışıyor. Uğraştığı şeylere bak ya sinirlenince aksi bir çocuktan farksız hale geliyor. Şanssızlığa bak, bana laf atan çocuk karşısından geliyor. Az önce ortada gözükmüyordu. Umarım Emre'nin radarına girmez yoksa çok fena acısı çıkacak. İnanamıyorum !! O çocuğu kolundan tuttu kesin anladı ne olduğunu.






- " Emreeee." dedim koşarak yanına gidip.

- " Sen bu kıza laf attın mı, bana doğru söyle." dedi Emre delici gözleriyle.

- " Attım ne olmuş ? Güzele laf atmayacaksın da ne olacak."

- " Ulan ben senin gelmişini geçmişini ******, ***************, ******* *******."





Ardı arkası kesilmeyen birbirinden farklı küfürleri duyarak anlık şoklar geçirdikten sonra kendime geldim ve olayı farkına varabildim. Emre öyle sert bir tokat attı ki Osmanlı tokadı dedikleri bu olsa gerek. Çocuk yere dümdüz yattı. Kafasını sertçe betona vurduğu için yüksek sesle inledi. Emre gömleğinden tutup ayağa kaldırdı ve yüzüne yumruk attı. Kafası yana düşünce tutup yüzünü ortalayıp yeniden yumruk attığında artık çocuk baygın hale geldi. Bir gün Emre adam yaralamaktan hapse  girecek diye ödüm kopuyor.






- " Yüzme biliyor musun ?" dedi Emre saçma bir soruyla.

- " Evet." dedi çocuk yarı baygın şaşırarak.

- " Tamam o zaman seni ayılacağın bir yere yolluyorum o zaman." dedi ve çocuğu çekerek sahilde ki yolun kenarına doğru yaklaştırdı.

- " Hadi yüz bakalım. " dedikten sonra çocuğun yüzüne yine sert bir tokat atarak suya düşürdü.

- " Emreee sana inanamıyorum. Ya boğulursa ! "

- " Yüzme biliyormuş. "

- " O yediği dayakla nasıl yüzecek ?"

- " Onu da o düşünsün. Yürü gidiyoruz." dedi kolumdan tutup arabaya doğru çekerek.





Arabanın önüne gelince kapımı açtı ve içeriye oturdum sinirli bir şekilde. O da geldiğinde kapıyı sertçe kapatıp arabayı çalıştırdı ve hızlı bir kalkışla sürmeye başladı.






TUTKULU AŞK 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin