On Sekiz

5.1K 183 89
                                    

İlkim Önleyen

Ellerimi ondan kurtarmaya çalıştım. Ama bir türlü bırakmıyordu beni. Yüzünde yüzünün yarısını kaplayan bir maske vardı, beyaz lakin üstünde rastgele, tamlamasına ve çaprazlamasına çizilmiş siyah şeritler vardı. Yine de buna rağmen görebiliyordum onun zehir yeşillerini. Elimde ki telefon yere düştüğünden etraf karanlıktı ve buna karşın gözüküyordu yeşilleri, aynı rüyamdakiler gibi olan zehir yeşilleri. Emindim, bu kesinlikle o'ydu. Başka kim girerdi ki benim evime? Başka kim davranırdı ki bana bu şekilde.

Gözlerini gözlerime dikti ve sanki duygularımı çözmek ister gibi, zihnimi okurcasına bakıyordu. Ben ise korkudan neredeyse tir, tir titreyecek kıvama gelmiştim. Kafamdan sol gözümün soluna doğru bir ter damlası yol aldı. Zehir yeşili gözleri oraya kaydı ve ter damlası kulağımın yanından geçip boynuma doğru ilerlerken gözleri bir bir takip ediyordu kayan ter damlasını. Yutkundum. Hem de sesli bir şekilde. Düzeltiyorum baya sesli. Yutkunmam ile birlikte gözleri gırtlağımda takılı kaldı. Ardından bütün yüzümü dikkatli bir şekilde inceledi. Sanki çok yakınımda değilmiş gibi mümkün olduğunca daha da yaklaştı. Bu hareketi tekrar yutkunmaya sebep olmuştu. Neyseki bu sefer ki yutkunmam öncekine nazaran daha sessizdi. Yüzümü incelemesi bittiğinde zehir yeşillerini tekrar gözlerime sabitledi ve konuşmak için daha da yaklaştı hadi ama bunu daha uzaktan da yapamaz mıydı ki?! Sanki düşüncelerimi okumuş veyahut tahmin etmiş gibi dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı ve bir gülümseyiş sundu bana. Muhtemelen daha çok bir sırıtma. Beni korkutmak hoşuna gidiyordu. Adi!... Pislik! Adi pislik! Pis katil! Umarım bunları dediğimi de duymamış, ya da anlamamıştır! Sırıtması büyüdü. Ve boşta olan elini kaldırıp yüzüme doğru yaklaştırdı ardından önüme düşen saçı alıp kulağımın arkasına doğru yerleştirirken konuştu.

"Daha ilk karşılaşma da benden korkma İlk'." Sesi aynı gözleri ve duruşu gibi oldukça büyüleyiciydi, özgüven barındırıyordu adeta. Saçımı okşarcasına yavaş, yavaş omzuma bırakırken gözlerimi kaçırdım ve kafamı hafifçe aşağı çektim. Korkudan kocaman olmuş gözlerim ile ona bakmaktansa karanlık olan duvarı veya yeri izlemeyi tercih ederim. Bunu fark etmesiyle elini çeneme koyup hafifçe kaldırdı ve tekrar gözlerine bakmamı sağladı, bu defa ifadesi ciddiydi.

"Benimle konuşurken gözlerime bak." Ses tonu az öncekine nazaran oldukça katı ve ciddiydi. Alaylı ifadesi kaybolmuştu sanki. 'Konuşmuyorum ki?! Konuşan kişi sensin!' diye her ne kadar haykırmak istesem de suratına karşı, bunu yapmamın sonu muhtemelen iyi bitmezdi. Ben de onu dinleyip gözlerine korkuyla baktım. Tekrar yutkundum.

"Benden,... korkuyor musun?" diye sordu bir an duraksayarak. Bu sefer sorgular bir ifade esir almıştı suratını. Onun aksine kısık ve özgüvensiz çıkan sesimle konuşmaya çalıştım.

"K-ko-korkmuyorum." dedim tekrar bakışlarımı kaçırarak. O ise hala çenemde duran elini kullanarak tekrar yüzüne bakmamı sağladı. Eli hafifçe yüzümü okşarken konuşmaya başladı.

"Sesin ve duruşun aksini kanıtlar nitelikte Küçük İlk'. -yüzünde adeta bir sosyopat gülümsemesi yer edindi- Ekstra küçük, minik İlk''te senin gibi miydi? Söylenenleri tekte anlamaz mıydı? Veya korktuğunu bu kadar belli eder miydi?" diye şakıdı. Kaşlarımı çattım.

"Anlamadım?" dedim zor çıkan sesimle.

"Konuşurken bana bakmanı söylemiştim, tam da gözlerimin içine lakin sen,... yine anlamadın beni. Aynı CapsLock olayı gibi İlkim." Laflarını tane, tane söylerken adımı söylemesiyle biraz titremiştim. Adımı söylerken ki kullandığı tınıdan. Bunu görünce bakışları biraz daha karardı. Ne ara elini indirip bir hançeri boğazıma dayadığını bilmiyorum fakat bu durumdan memnun olduğumu pek söylenemezdi. Benim korkuyla titrememi umursamadan iyice kulağıma yaklaşıp konuşmasına devam etti bense hiç bir şey söylemeden tek yaptığım öylece durmak ve korkmaktı. "Benden asla kurtulamayacaksın Küçük Kız." Rüyamda duyduğum sözlerdi bunlar. Rüyamda ki kedi beni uyarmıştı. Yani sanırım.

YAKLAŞAN KATİLİN | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin