Bölüm yine birazıcık kısa oldu ama bu sıcaktan mıdır nedir hiç yazasım gelmiyor? Ama yavaş yavaş toparlıyoruz, bu bölüm de sırlar yavaş yavaş açıklanmaya başlıyor. En büyüğü gibi görünen ama aslında hiçte büyük olmayan sır ile başlayalım dedim, iyi okumalarrrrrrr.......!!
İlkim Önleyen
"Seni cidden bulamayacağımı mı düşünüyordun İlkim?" diye sordu tersçe.
Sertçe yutkundum.
"En son bakacağım yerin, bakacağım İLK yer olacağını tahmin etmen gerekirdi." "İlk" kısmına vurgu yaparak söylemişti cümlesini. "Hoş, o geceden sonra akıl tutulmaları yaşadığını anlamamak olmazdı, belki de bunca içkiyi tüketmemelisindir, OLDUKÇA zararlı." Çaktırmadan ona bakmaya uğraştım, ama bakışımı yakaladı. Başta küçük bir sırıtış yer edindi yüzünde, hemen ardından yok oldu.
Bir daha yutkundum, güçlükle.
"T-tamam, b-ben inmek istiyorum. İnmek istiyorum, dur lütfen." Son kelimeyi söylerken ses tonumdaki kısılma ve yalvarış yüzüme de yansımıştı.
Elimi kapı kulpuna attım, diğer yandansa bir elim emniyet kemerini tutuyordu.
"Çek elini!" diye sesini yükseltmesiyle irkilerek elimi kulptan seri hareketlerle çektim ve emniyet kemerini tutan elimin altına gizledim.
Sağ elini kaldırıp elimin üzerine uzandı ve gizlemesinin elimin üstünden tutarak aheste aheste bacağıma doğru indirdi. Sonrasında tüy dokunuşuyla elini elimin üstünden çekerek ayırdı.
Nefeslerim titrekçe devam ederken bir süre olduğu tarafa bakamadım.
İçinde sıkışıp kaldığım kafesten kurtulamayacağım iyice gün yüzüne çıkmıştı. En başta yardım bulmalıydım, bu önceki gibi değildi, önceki gibi değildi! Sahi, daha o durumun üstesinden bile kendi başıma kalkamamıştım, bu durumun üstesinden gelip, bu adamla başa çıkabileceğimi kim düşündürmüştü ki bana?
Aklımı kurcalayan bunca şeyin yanıtlarının gizli olduğu kişinin tam yanımda olduğundan neredeyse emin sayılırdım. Önce ihtimal vermemiştim belki, ama sanırım doğruydu. Yani ya emindim ya da alkollü, fakat hayır, alkollü olmadığımı kesinlikle söyleyebilirdim. Bu da geriye tek bir seçenek bırakıyordu.
"S-sen tahmin ettiğim kişi misin?" Bakışları kısa süreliğine benim korku dolu kahvelerimle buluştu. Bir anlığına sanki aynaya bakıyormuş gibi hissetmiştim, taa ki gözlerini tekrar yola odaklayıncaya kadar. Aynalar da ters göstermez miydi? Onun korku salan gözlerinin yansıması, benim korkudan titreyen göz bebeklerime çevirilerek saklanıyordu.
"Kim olduğumu anlayacak kadar zeki biri olduğunu düşünemiyorum İlkim, açık konuş?" Ellerim çoktandır titriyordu zaten. Ama bu gerginlik mantığıma oturtamadığım çoğu şeyin birleşimi olmalıydı. Sanki ensemden gelen bir ürperti tüylerimi diken diken ediyordu. Bununla birlikte irkilerek dikleştim. Nefes alışverişlerim hızlanmaya başlıyordu.
Cidden, bunu yapmış mıydım? Hayır, hayır, bunu yapmış olamazdım! Kendi ayaklarımla buraya gelmiş ve bu araca binmiş olamazdım! Bir yanlışlık olmalıydı.
"B-bana mesa-j at-tan k-ki-şi, sen misin?" Zorlukla kurduğum cümlenin ardından soluklanma ihtiyacı hissettim.
"Cık cık"layarak başını yavaş yavaş iki yana salladı. Ayağı gitgide daha çok gaz pedalına basılıyordu. Arabanın artan hızıyla benim heyecan seviyemin aynı anlarda, aynı seviyelerde yükseldiğine yemin edebilirdim.
"Ayrıntılar önemlidir İlkim, sana mesaj atan hangi kişi ben miyim?" Yine kısaca bana göz attı. İfadesinden sanki zevk aldığını anlıyordum, ama almıyorda gibiydi, tam olarak hiç bir fikrim olduğu söylenemezdi bu durum hakkında. Tek bildiğim bugünün geri kalanının muhtemel akıbetiydi. Ve hiç de hoş olduğu söylenemezdi, en azından benim açımdan fazlasıyla korku, stres ve gerginlik vericiydi.
Kaygılarım gitgide artıyordu ve bir çığ yığını gibi büyüyordu. Gözlerimde ne ara toplandığını bilmediğim yaşlar, benim bunu fark edişimle beraber ard arda akmaya başladı.
"Ya-yaklaşan, Yaklaşan Katil." Yüzündeki ciddiyeti kaybetmeden cıkladı yine.
""Ya-yaklaşan, Yaklaşan Katil" olmadığıma eminim." Aniden dizlerim birbirine çarptığında gelen acıya rağmen zangır zangır titremeye devam eden dizlerime ellerimi bastırdım. Hıçkırığımı içimde tutmaya çalışırken bunu başaramayarak bir hıçkırığın, birbirine yapıştırırcasına bastırdığım dudaklarımın arasından firar ettiğini duydum.
"Yaklaşan Katil, sendin, sensin..." İç çekişlerim ve sessiz hıçkırıklarımın arasında sayıklamaktaydım.
"Şşhht... Sakin ol İlk', hatta biraz uyumaya ne dersin? Sonraysa şu bahsettiğim kahve seansını yaparız." Endişeyle çatılan kaşlarımla daha ona dönemeden boynumda hissettiğim acı, sadece sinirlerimi uyuşturmakla kalmamış, tarifi edilemez hislerime bir ket vurmuş, kafamdaki tüm sesleri başta bir nebze sonrasındaysa uzunca bir süre susturarak karanlığın hakimiyetine teslim etmişti, önce bedenimi, sonra zihnimi...
Bir sonraki bölümde,
Görüşmek dileğiyle, üzereeeeeee..!!!!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKLAŞAN KATİLİN | Texting
General Fiction+90 541*** ** **: Vaktin doluyor Güzelim, dikkatli ol. İlkim: Pardon bir yanlışlık oldu sanırım, siz kimsiniz? +90 541 *** ** **: Yaklaşan Katilin... İlkim: Yaklaşan katilim? (Argo, küfür, vb. içerir) #macera 84 (22/03/2023) #" 11 (01/06/2023) #"...