İlkim Önleyen
Nefes nefese kalmış göğsümle koşmayı bırakıp gri gökyüzüne baktım. Yağmur damlaları bir bir yüzüme damlamaya başlamıştı. Yutkundum ve derin bir nefes alarak hızlıca koşmaya devam ettim. Her ağaç birbirinin aynıydı. Kaybolmuş olmalıydım. Çalılıkların arasından çıkana dek koşmayı sürdürdüm. Sonunda bedenim aradığı şeyi bulmuş gibi bir rahatlığa kavuştu.
Bir kulübe.
Karşımda eski, yıkık dökük bir kulübe vardı. Gitmekle gitmemek arasında kaldığım sırada yanımda duran koca ağaçtan hızla bir şey atladı.
Kedi. Siyah bir kedi.
Kısaca kafasını döndürüp bana baktı, ardından kulübenin camına doğru ilerledi. Bedenimin kontrolünü yitirmiş gibiydim. Ayaklarım benden bağımsız hareket ediyor, yavaşça kara kediyi takip ediyordu.
Beni pencere kenarında bekleyen kediye nihayet ulaştığımda gözlerim kulübenin içerisini buldu.
İki küçük çocuk yanan bir şöminenin önündeydi. Biri sandalyeye bağlı, gözleri de siyah bir kuşakla bağlanmış vaziyetteydi. Hemen arkasında bir sandalye daha vardı. Yerde ise parçalanmış ipler. Sandalyeden kurtulmuş olduğunu düşündüğüm çocuk elindeki keskin olduğunu tahmin ettiğim nesneyle diğerinin iplerini kesmeye çalışıyordu. Sonunda emeline ulaştı ve sevinçle bağlı olan çocuğu kurtardı. Diğer küçük çocukta ayaklanırken, elinde keskin şeyi tutan çocuk o şeyi yere doğru attı.
Bu bir hançerdi.
Korkuyla bir adım geriledim. Ama tekrar hakimiyetimi kaybettim ve pencereye yapışırcasına yaklaştım.
O sırada içeriden cılız bir ses yükseldi.
İçeride iki küçük çocuk değil, üç tane vardı. Bir tanesi içerideydi ve çığlık çığlıyaydı.
Kaşlarım çatıldı. Nefes alış verişlerim hızlandı ve sıklaştı. Elimi pencerenin kenarına dayadım.
Orada neler oluyordu?
Kara kedinin beni izlediğini hissediyordum. Ama o yöne bakamıyordum. Başım sanki kilitlenmiş gibi tek bir noktaya sabitlenmişti ve sadece gözlerimle olan biteni seyrediyordum.
"Bir planım var." dedi kurtaran çocuk. Bana bir yerlerden tanıdık görünmüş, sesini birine benzetmiştim. Çok eskiden tanıdığım bir sese.
Diğer çocuk başını salladı.
İçeriden hâlâ sesler geliyordu ve bu sesi duyan çocuk acıyla yüzünü buruşturdu ve az önce kalktığı sandalyeye geri oturdu. Elini kalbine doğru götürdü. Bunun üzerine onu kurtaran çocuk önünde çömeldi. Ve yutkundu. Gözleri benden tarafa dönünce yine bir adım geriledim. Ama beni görmedi. Ama ben o yeşil gözleri çok net görmüştüm.
Gözlerimi kırpıştırdım.
"Bak, ona hiç bir şey olmayacak ama acele etmeli ve yardım çağırmaya gitmeliyiz." Elini oturan çocuğun gözlerindeki şeyi çıkarmak için uzattı ancak çocuk buna izin vermeyerek geri çekildi.
"Hayır! Kardeşimi orada bırakamam. Sen git yardım çağır, ben onlarla savaşacağım!" Yeşil gözlü çocuk şaşkınlık ve hayret dolu ifadesiyle ona baktı.
"O benim de kardeşim! Ve sen böyle yaparak onu kurtaracak vakti kaybediyorsun. Onlar bizden büyükler, biz hiç bir şey yapamayız hadi gel de yardım çağıralım." Sakin bir sesle konuşmaya çalışan çocuk yine de kardeşini ikna edemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKLAŞAN KATİLİN | Texting
General Fiction+90 541*** ** **: Vaktin doluyor Güzelim, dikkatli ol. İlkim: Pardon bir yanlışlık oldu sanırım, siz kimsiniz? +90 541 *** ** **: Yaklaşan Katilin... İlkim: Yaklaşan katilim? (Argo, küfür, vb. içerir) #macera 84 (22/03/2023) #" 11 (01/06/2023) #"...