Elli Altı

916 32 14
                                    

Bölüm sonunda yılbaşı ile ilgili bir soru var ona bir bakın barii de boşa gitmesin soru hsshhsjsjsjsjhjkkjj. Ayrıca bölüm için kusura bakmayın artık bölüm gelsin diye bir şeyler yazmış gibi oldum aceleye geldi biraz düzenleme yaparsam düzeltirim, bu ne biçim bir cümle...

İlkim Önleyen

Bu saray yavrusunda oturan insanları düşünüyorum da, yok ya kesin insan değillerdir. Zenginler (!). Haksız mıyım İç Ses?

İç Ses?

Aman her neyse. Seninle uğraşamayacağım zaten.

Barkın'ın ardından bende arabadan indim ve sanki bir ördek yavrusunun annesini takip edişi gibi onu takip etmeye başladım. Şey, gerçi bu durumda babası oluyo-

Dur dur dur bir dakika! İç Ses'in boşluğunu mu doldurmaya çalışıyorum yoksa iyiden iyiye kafam mı gidiyor?

Şu an hangi durumun daha iyi veya hangi durumun içler acısı olduğunu kavrayabilecek konumda değilim! Yani, pas.

Barkın'a koşar adım yetişmeye çalışıyorken bir yandan da onu yavaşlatmaya uğraşıyordum.

"Biraz daha hızlanırsan-ız ayaklarım beni bırakabilir!" Barkın "Bey" söylemlerimin ardından kendini frenlemeye karar vermiş olacak ki aniden durdu. Ama neyseki o klişe sahne yaşanarak Bay Kibarlık Abidesi'nin sırtına yapışmak gibi utanç verici olmamasına rağmen insanların gereksizce utandığı bir an yaşanmamıştı. Ramak kalmıştı belki ama neticede olmamıştı.

"Teşekkür ederim." dedim yanına geçerek, ve bekledim. Ondan bir şey bekliyormuşçasına olan bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki bana "Yine ne var?" dercesine bakıyordu. Gözlerimle gideceğimiz yolu takip ettim. E hadi ama bir hareket yani! "Gözlerinle takip edeceğine ayaklarınla etseydin şimdiye yolu yarılamış, hatta ve hatta içerideydik." derdi, eğer ki İç Ses burada olsaydı.

Nasıl bir ortama girdiğimi bilmediğimden bana gayet normaldi bu beklenti dolu bakışlarım . Gergin olmamak işten bile değildi ki! Sonunda bu gayet Kibarlık Abidesi olan adam, Barkın lüks ederek kolunu benden tarafa uzattı. Peki, sanki bu benim gerginliğimi geçirecekmiş gibi mi yapayım? İşe yarayacağına dair inancım tam da!

"Söylenmeyi kesecek misin, yoksa benim kesmemi mi tercih edersin?" Mırıldanmalarımın aslında pek de mırıldanmaya benzemediğini de bu sayede anlamış oldum.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Boş konuşmuyordur diye düşünüyorum! Boş konuşsa daha iyi olabilir, fakat nedense hiç güvenmiyorum ve bunun bayılmam ve uyanınca kendimi bu adamla bulmam veya yaşanan herhangi bir olayla ilgisi elbet (!) yok! Bana kalırsa bu halimden oldukça memnundu ve bozmaya da pek niyeti yok gibiydi. Ama sormasam olmaz. Fakat oldu.

İçeri doğru adımlamalarım, suskunluk yemini etmişçesine olan tavrım ve ürkek gözlerime ev sahipliği yapan halim merdivenlerin orada koluma çarparak geçen kişiyle kısa süre içinde son bulmuştu. Ağzımdan tam da tahmin edebileceğiniz bir nida peydah olurken küfür filan etmediğim için oldukça "Kendimi şanslı hissediyorum" butonuna basarmışım gibi hissediyordum. Şayet bu "naçizane" ortamda etme ihtimalimin dahi olduğu herhangi bi küfrün çok da hoş karşılanmayacağı şu götürmez bir gerçekti. Neme lazım şeytan doldurur.

"Dikkatli olun biraz." dedi kızgınımı bir ses ile.

Pardon?!! Burada bana çarpan sen, dikkatli olması gereken ben miyim??!!!

"Yalnız bana çarpan-" Gözlerim Bay Kibarlık Abidesi'yle buluşunca kelimeleri birer birer, böyle teker teker yutmak mecburiyetinde kaldım. Canımı sokakta bulmamıştım sonuçta.

YAKLAŞAN KATİLİN | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin