Kırk İki

1.9K 106 13
                                    

İlkim Önleyen

Bu da soru muydu ki? Elbette ki gitmişti, kim olsa giderdi. Ne yapacaktı? Oturup benimle mi ilgilenecekti?

Bir süre daha o şekilde durup zırıldadıktan sonra hareketsiz bir şekilde durmaya başladım. Sanırım bu hayatı sorgulayacağım kısımdı. Yani öyle olmalıydı. Genelde hep öyle olurdu, olmuştu da...

Birden sırtımda ve üst bacaklarımın arkasında hissettiğim eller ile havalanmam bir oldu.

Dudaklarımın arasından fırlayan "Hıh!" nidasının, hem şaşkınlık, hem de korku barındırdığı su götürmez bir gerçekti. Saniyeler içerisinde yüzümü çevirerek, beni havalandıran kişinin yüzü ile buluşturdum, gözlerimi. Yüzümde ki ifadeye benzer bir ifade görmek beni biraz daha şaşırtırken, bir yandan, bu korku ve şaşkınlığının sebebini çözümlemeye çalışıyor, aynı zamanda neden beni yalnızlığıma terk etmediğini sorgular nitelikte olan bakışlarımı devreye sormuştum.

Ah, sanırım bu hızlı duygu değişimleri için de bir psikoloğa- hayır, hayır! Bir psikiyatra gitmeliydim.

Hala çok geç sayılmaz İlk'. Düzelmek için her zaman vakit vardır, yani muhtemelen, sanırım vardır, belki de... Vardır ya vardır. "Gülümseyiş", "gülümseyiş".

"S-sen gitm-" Gözleri yüzümü tararken sözlerim ile birlikte kaşları çatıldı ve sözümü kesti. Şey, tamam. Aslında bakışları bile susmama yetmişti.

"Şşt." Demesinin ardından gözlerini yumdu ve bir kaç saniye bekledi sonrasında gözlerini açtı, sanki kendi eviymişçesine beni odama ulaşan koridora doğru taşımaya başladı. Yavaş adımlarla ilerlerken tekrar dudaklarını yaladı -yani diliyle dudaklarının üstünden geçti kendininkileri, benimkileri değil!- -Çüş İlkim! Ayıp, ayıp!—İç sesten mesaj.- ve titrek bir nefesten sonra, "Yani, gid-, gitmedim çünkü i-iyi komşular böyle yapar ve ben çok iyi bir komşuyum İlkim." derken "iyi" kelimesini ikinci kez söylerken vurgulamasının yanı sıra odamın kapısını araladyarak içeri girdi. Dolayısıyla bende içeri girmiş bulundum. Beni yatağıma taşıdı ve yavaş ve dikkatli hareketlerle yatağımın üstüne bıraktı.

Tam gitmek üzereyken elimi koluna koyarak durdurdum onu. Bana baktı. Gözlerinde "Neden beni durdurdun?" sorusunun dolanışını izledim kısa bir süre.

"Teşekkür ederim." dedim, sesim oldukça titrek ve kısık çıkmıştı. Bunu söylemem beklediğimden uzun sürmüştü.

Yeni komşum bir noktaya odaklandı ve yutkundu. Sanki bir kaç saniye nefes almayı bırakmış gibiydi. Sonrasında yüzüme bakmadan kafasını salladı. Tekrar yutkundu, yine yüzüme dahi bakmadan doğruldu. Kapıya doğru ilerlerken onu izlediğimi biliyormuş gibi durdu ve bana döndü.

"Biraz dinlen, sonra seni kontrole gelirim... -duraksadı, derin bir nefesin ardından- Belki." dedi ve kapı kolunu kavradığı gibi açtı ve dışarı çıktı. O görmese bile onu onaylama ihtiyacıyla kafamı salladım ve yorganımı kaldırarak yatağım ve yorganımın arasına girdim. Sağa doğru döndüm, bacaklarımı kendime çekerek cenin pozisyonuna evrilen bedenimi uykunun "huzurlu" kollarına bırakmak için hazırladım. Bu günlerde tam da ihtiyacım olan şeyin bana uğrayacağını hiç sanmaz iken ümit etmekten başka çarem yoktu.

Derin uykuya geçmeden önce, içeriden geldiğini duyduğum tıkırtının bu anı bölmesine ve bozmasına izin vermeyeceğimi çok iyi bir şekilde biliyordum..

İnanın "Yine mi?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim...

YAKLAŞAN KATİLİN | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin