İlkim Önleyen
Derin bir nefes çektim ciğerlerime. Ve hızla oturduğum yerden kalktım, üstümü düzeliyor gibi yaptım ardından ellerimi birbirine sürterek vurdum. Başımı koridorun sonundaki odaya doğru çevirdim ve gözlerimi kapıya diktim.
"Pekala, hemen başlayalım ve bir an önce de bitsin o zaman." dedim. Kızlar gülüşlerini saklamaya çalışıyorlardı lakin çok başarılı olduklarını söyleyemeyecektim. Odaya şöyle bir göz gezdirmedin ardından yavaş ve itiraf etmek istemesemde biraz tırsak adımlarla içeriye doğru yürüdüm. İçeriden tam emin olmasam da yüksek sesli bir yutkunma sesi geldiğine yemin edebilirim ve yine emin olmamakla birlikte bu sesin Narin'den geldiğinden de emin sayılırdım.
Elimi kapı koluna uzattım ve sıkıca kavradığım kapı kolunu aşağı doğru çekerek açtım ve aralanan kapıdan içeri süzülürcesine girdim. Ve kapıyı arkamdan kapatmam ile dışarıdan kapının kilitlenme sesini duymam bir oldu. Elimle ışık düğmesini bulmaya çalışsam da bir türlü ulaşamamıştım. Bir veya iki dakikanın ardından bulduğum ışık tuşuna bastım, açılmadı.
Neden açılmıyordu bu lanet şey?!
Bir kaç kez düğmeye basmama rağmen açılmayınca yere bir tekme savurdum ve kapıya bir kaç kez vurdum.
"Kızlar tamam hadi yeter artık bu kadarı! Açın şu kapıyı!" İçeriden gelen gülüşme sesleri ile sinirlerim iyice bozulmaya başlamıştı. Bir kaç kez daha vurdum. "Tamam artık açın dedim size! Açın. Şu. Kapıyı. Artık!" Sinirden kapıyı yumruklamaya başlamışken duvarlar sanki üstüme geliyor gibi hissediyordum. Karanlık sanki beni içine çekiyor, çekmekle kalmayıp boğuyordu beni. İçerden artan gülücükler ile ciddiye hiç mi hiç alınmadığımı anladım ve kendimi sakinleştirmek için telkin etmeye başladım.
Sana ne demiştim İlkim?
Ben sana ne demiştim iç ses?! Kapa artık şu çeneni!
Tükürüğümü zorda olsa yutmayı başardım ve boğazımda düğümlenmesine şahit oldum. Kalbim gümbür gümbür atıyor bir yandan ise kulağımda tiz bir çınlama yükseliyordu.
"Lütfen açın kapıyı. Cidden iyi değilim. Lü-lütfen." dedim tükenmeye eğrilen hızlı soluklarımın arasında, cılız bir sesle.
Kulağımı kapıya dayadım ve yavaşça konuşulanları dinlemeye koyuldum. Elimde olan bir şey değildi, yorgun ve bitkin düşmüştüm. Tesadüfi olarak çalınmıştı sesleri kulaklarıma. Notalar, aynı bir hainlik sesleri gibi dolanıyor, acı içinde kalışımı haykırıyordu.
"Tamam yeter artık bu kadar! Ben onu çıkarmaya gidiyorum hemde hemen!" dedi bir ses. Bu ses sanırım Narin'e aitti. Biraz itiş kakış sesleri duyuldu ardından.
"Sakın! Hiç bir yere gitmiyorsun!" Bu sesin kime ait olduğunu algılayamamıştım. Onun ardından,
"Saçmalama Narin! Daha en büyük sürprizi görmedi!" dedi başka bir ses.
"Durun, yani başka bir sürpriz daha mı var?!" dedi tekrar, Narin'in olduğunu ayırt edebildiğim ses.
"Tabii ki de var! Bunu sana da söylemiştik unuttun mu?" dedi tekrar Narin'in ardından konuşan ilk ses konuşmuştu yine.
"Ve bende kabul etmemiştim Selin!" Ohh, ikinci konuşan kişinin Selin olduğu ve muhtemelen diğerinin de Pelin olduğu anlaşılmıştı böylece.
Neler oluyordu bilmiyorum ama bu durumdan hiç mutlu olmadığımın farkındaydım elbette!
Kapıyı son kalan gücüm ile yumrukladım bir kaç kez. Ardından arkamda bir kıpırtı hissettim. Arkamı hızla döndüm. Bütün o yorgunluk yerini korkuya bırakmıştı şimdi. Bir taraftan, başka bir tarafa geçen bir şey geçti sanki önümden, çok da emin olamamıştım fakat.
"K-kim var orada?" diye sordum yine oldukça cılız çıkan sesimle birlikte. Sırtımı verdiğim kapıdan sırtımı ayırdım ve tekrar hızlı bir şekilde yumruklamaya başladım kapıyı. "Yeter artık yeter açın şunu! Hiç komik değil! Selin! Pelin! Narin! Açın dedim size! Diğerleri! Yardım edin!" Zor bulduğum sesim acınası denilecek bir halde adeta çığırırcasına çıkmıştı. İçerden tekrar kahkaha sesleri yükseldi.
Anlamıyorum. Anlamıyorum. Anlamıyorum! Ben onlara ne yapmıştım yapıyorlardı bana bunu?!
Aniden ensemde hissettiğim nefes ile birlikte kaskatı kesildim. Bir çift el, saçlarımı tuttu ve ellerinin arasında birleştirerek okşarcasına aşağı sürttü, ardından saçlarımı sol omzumun üstüne doğru narince bıraktı. Bir çift elin ardından, bir çift dudağın sola doğru kıvrılışını hissettim, tam ensemde! Dudaklarının tenime işleyişini neden hissediyordum ben? Sanki ahenkle dans ediyordu, bir yabancının dudakları niye benim ensemde acaba?! Ha, ne arıyorlar orada onlar?!
Ensemden başlayarak yavaş yavaş hareketlerle sağ omzuma doğru ilerleyen dudaklara karşılık olarak hissettiğim korku duygusuyla birlikte irileşsen gözlerimin ardından titredim. Tam sağ omuzumun üstünde duran dudaklar ılık bir nefes verdi. Boyunun uzunluğundan eğildiğinden dolayı ve muhtemelen bunları yaptığından dolayı onun bir erkek olduğu fikri aklıma yatmıştı.
Niye ya, abi niye yani?!
Dudaklar tekrar, bu sefer omuzumdan başlayarak yukarı doğru sürtünerek çıkmaya başladı ve kulağımın altında durdu. Bu sefer oraya bıraktı ılık nefesini, ve varla yok arasında bir öpücük bıraktı tam oraya.
"Sana arkadaşlarına güvenmemen gerektiğini söylemiştim İlk'." Duyduğum ses ve cümle ile birlikte yerimden zaten kıpırdayamamama rağmen bunun ihtimal dahi olması durumlar arasından çıkmıştı.
Bu sesin sahibini biliyordum, bu o'ydu. Yaklaşan Katil'im, Yaklaşan Katil'im epey yaklaşmıştı sanırım...
Öncelikle takipte kalın çünkü geçen bölümde bahsettiğim mitolojik kitabı yayınlamaya başlayacağım jsjsndmdm veeeee lütfen fikir falan verin bu kitap içinnn, bir çok kitap fikrim olsa da bu kitapta kararsız kaldım resmennn, neyse fikirlere her zaman açığım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKLAŞAN KATİLİN | Texting
General Fiction+90 541*** ** **: Vaktin doluyor Güzelim, dikkatli ol. İlkim: Pardon bir yanlışlık oldu sanırım, siz kimsiniz? +90 541 *** ** **: Yaklaşan Katilin... İlkim: Yaklaşan katilim? (Argo, küfür, vb. içerir) #macera 84 (22/03/2023) #" 11 (01/06/2023) #"...