Elli Sekiz

720 27 9
                                    

Yazar'dan

Yavaşlamıştı, kar fırtınasının bitmek bilmeyen yağışı artık tek düze bir hal almış, çok gürültü çıkarmıyordu, rüzgarın dudak çatlatan soğuk uğultusu, daha hava kararmadan önce yattığı ve bulunduğu pozisyondan bir milim bile kıpırdamayan kızın, kırık penceresinden içeri süzülüyordu.

O gün gelmişti işte, insanların mutlulukla birbirleriyle geçirdiği o özel ve anların, renkler, ziyafetler ve hediyelerle geçirilen kutlamaların olduğu o gün gelmişti.

Ama bu gece sadece yeni bir yıl olmayacaktı, bir nevi küçük kızın miladı olacak, yeni bir hayata atılmasında önayak  olacak geceydi bu gece.

Küçük kız saatler sonra yavaşlıkla aynı pozisyonda durmaktan uyuşmuş ve ağırlaşmış olan kolunu kaldırdı. Titreyen koluna baktı, oradaki morluklara, kızarıklıklara... Güçlükle yutkundu ve soğuk havayı içeri sızdıran penceresinden gelen sesler ile hızla doğruldu ve endişeyle aynı titreyen tüm vücudu gibi titrek bir nefes aldı. Korku dolu gözlerini kırık camının üzerinde dolaştırırken gözü altında oturduğu yatağa kaydı, sahi, ne kadar zaman olmuştu kurtuluş yolundaki çizgileri çekmeyeli?

Bir mi yoksa iki ay mı?

Ne zamandır odasında hareket dahi edemeyecek hale getiriliyordu?

Babası yine bir şekilde para bulup buluşturmuş, ve tümünü alkole yatırmıştı küçük kız ise bu durumdan nasibini fazlasıyla acı bir şekilde almıştı.

Olsun diye düşündü, daha beteri de olabilirdi, o bir kaç morluk ve kızarıklıkla atlatmıştı bunu da.

Düşüncelere dalmasına izin vermeyen çok yakın arkadaşı korku artık onu evinde misafir edemeyecekti, sanki yüzyıllardır bekliyor gibi hissettiği kurtuluş anı nihayet gelmişti.

Pencerenin kıyısından bir el çıktı ve camın kırık olmayan tarafına bastırıldı. Küçük kızın nefesleri bu andan itibaren endişeden çıkarak heyecanlı nefeslere dönüşüvermişti. Ağrıyan bacaklarına, ayaklarına inat koşarcasına pencereye yapıştı ve elini ona uzatılan yardım elinin üstüne koydu. Fazlasıyla heyecanlandığından hareketlerinin ne denli ses çıkarttığının farkında olamamıştı, ama içeriden bu seslerden rahatsızlıklar uyanan yaşlıcana adam bunun fazlasıyla farkındaydı, aynı, pencerenin önünde bekleyen genç çocuk gibi. Bu sesleri başkalarının da duyacağından endişelenen genç çocuk kaşlarını çatarak küçük kıza baktı. Yüzündeki mutlulukla kalakalmış küçük kız ise yaptığı hatayı fark etti, önce korkuya ev sahipliği yapan gözleri, dehşetin büründüğü yüzü ve yaşlarla dolan göz pınarlarıyla pencereden bakmakta olan genç çocuğa baktı.

Bu umudu zor bulmuşken şimdi yitiremezdi, onu buradan kurtarması lazımdı. Fakat genç çocuğun da kendisi gibi bir çocuk olduğunu unutuyordu. Bir konuda yanılmıyordu ama bu "çocuk" ondan daha "güçlü"ydü.

Salonlarındaki patlak ışığın açılma sesi ve tekrar sönmesiyle birlikte duyulan bir küfür, işte bunlar yakında istenmeyen olayların tekrarlanacağının göstergesiydi, hemde çok yakında.

Kız, kendinden bir kaç yaş büyük olan çocuğa ulaşmak ister gibi elini cama daha da bastırdı. Genç çocukta kendisindeki korkunun esamesini göremezken elinin karşısındaki el yavaşça çekildi, bu süreçte ikisi de gözlerini birbirlerinden ayırmamıştı. Ayıramamıştı. Genç çocuğun ne yaptığını sorgulayan küçük kız hafifçe elini kaldırıp cama vurdu.

Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk?! Yoksa o da mı onu bırakacak, terk edecekti?!

Bir kere daha vurdu, genç çocuk pencereden ona son bir nakış attı, gözleri artık daha farklı bakıyordu, sanki içindeki tüm merhamet ve vicdan duygusu onu terk etmiş, gitmişti. Vuruşları gitgide hızlanır ve şiddetini arttırırken artık iki eliyle birden vuruyordu.

Hayır, onu bu zulümden kurtarması gerekiyordu, söz vermişti, öyle olması gerekiyordu!

Genç çocuk yeşil gözleriyle izlemişti onu giderken, son kez daha bakışının ardından aheste adımlarla uzaklaştı oradan...

O gece, o adam küçük kızı odasından çıkartmış, salonda yerden yere vurmuştu. Her zamankinden farklı, bir o kadar aynıydı. Bir şeylerin öfkesini çıkarıyor, kendini bu şekilde rahatlatmaya çalışıyordu. Küçük kız artık bayılma raddesine gelmiş, soğuğun pençesine hapsolmuş, bir halıdan yoksun ıslak zeminde bitkin düşmüş bir halde yatıyordu.

Karanlığın hüküm sürdüğü alemlere dalmadan hemen önce tek sağlam olan giriş kapılarının da kırılma sesini, ardından içeri girmekte olan bir silüet görüş alanına girdi, güçlükle aralayabildiği gözlerini son bir kez kırparken silüetin elinde tuttuğu cisme yansıyan ayışığı o cismin parlamasına yol açmıştı. Küçük kız zorlukla fısıldadı,

"Beni o değil, sen öldürdün..." Kendisi yaşındaki birinden beklenmeyecek bir ciddiyetle söylediklerini normalde kimse ciddiye alamazdı, tek bir kişi haricinde, ve sonucunda...

O gece, o evde üç kişinin ölümü yaşanmıştı;

Biri, ilk ölümünü yaşamış ihaneti ve acıyı zırvalıklar ve saçmalıklarla gizlemiş, diğeri ruhunu işkencelerle teslim etmiş, ve sonuncusu geçirdiği kriz ile birlikte yaşanan ilk katliamının ardından, neredeyse kendi isteğiyle ilk cinayeti için kollarını sıvamış, ellerini kana bulamış ve yeni bir kişiliğin, yeni bir dünyanın kapısını çalmıştı....














Bu aslında yeni yıla özel bölüm olacaktı ama olamadı maaaaleseffff shshshhsjsjsjajaewqqqq.

Her neyse, sizce bu kim olabilir, bir tanıdık olmasın bu gizemli kişi? Shhshsshhshahajsj.

Yeni bölüm sizce nasıl olsun? Rüya bölümü, düz/ normal bölüm, texting bölümü veya geçmiş bölümü?

Şu an favori karakteriniz kimdir acebaaaa????

Valla var ya şimdiye dek yazdığım en açık yani üstü kapalı olmayan, sırların açığa çıktığı bölüm olabilir bu bölüm shshhshsjsjsjsjjs. Ama aynı zamanda biraz kısa oldu çünkü anlaşılan birileri -o birileri ben oluyoreeee- belirli duyguları geçiremez diye endişelenip çokta detaya girmeyeyim diye düşünmüş ve bölümü de derhal derhal derhal atmak istemiş çünkü çok olmuş son bölümün üzerinden ççooookk geçmiş hshshshshshhshs.

Yeni yılınız kutlu olsun bu arada, geç oldu tabii biraz ama geç olsun da güç olmasın derler, değil mi? Hshshshshjsjs.

Neyse yine muhtemelen hiç ama hiç okunmayacak şeyler yazdığım fasla geldiğimize göreeee,

Sonraki bölümde,

Görüşmek üzere!!!!!!!!!!!!!!!!!

YAKLAŞAN KATİLİN | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin