Otoparkta meydana gelen patlamanın ardından Poyraz alelacele ambulansla hastaneye kaldırılır. Yaşaması için ufacıkta olsa bir şansı vardır. Doktor, "ameliyathaneyi hazırlayın" diye bağırmaya başlar. Hemen ameliyathaneye alınır. Poyraz çok kan kaybetmiştir, her tarafı yara bere içerisinde kalmıştır. Kan kaybı gittikçe artan Poyraz'a acilen AB RH(-) kan gerekir. Aradan birkaç saat geçtikten sonra iki kişi kan vermeye gelmiştir. Doktorlar, büyük bir sevinçle Poyraz'a hemen kan takviyesinde bulunurlar, ardından çok başarılı 10 saatlik bir ameliyat geçirir ve yoğun bakıma sokarlar. Doktorlar bu durumu kendi aralarında konuşup; "Bu çocuğun yaşaması resmen mucize." diye birbirleriyle sevinçlerini paylaşırlar. Tam durumu iyiye giderken bir anda Poyraz'ın nabzı düşmeye sonradan da durmaya başlar.
Poyraz o sırada rüyasında, simsiyah bir odanın içerisinde, üzerinde bembeyaz kıyafetlerle kendisini bulur. Bir süre odada gezinir ama bir yere varamaz. "Kimse yok mu?" diye seslenmek ister ancak sonrasında sesinin çıkmadığını fark eder. Kendisini birden yere bırakır. Çaresizce otururken, karşısında parlayan bir yer görür. Yavaşça ve tedirgin adımlarla oraya doğru yaklaşır. Yaklaştıkça gittiği yeri anlamlandırmaya çalışır. En sonunda parlayan yere varmıştır. Karşısında bir ayna vardır. Ayna karşısında, kendisinin simsiyah giymiş hali vardır. Karşısındaki simsiyah giysisinin üzerindeki kanı fark eder. Birden geriye doğru irkilip yere düşer. Yavaşça ayağa kalkar ve elini kendisindeki kanayan yerin üstüne götürür. Ellerine bakar ancak elinde kan yoktur. Tedirgin bir şekilde aynadaki yansımasına dokunmaya çalışır. Elini yavaşça aynaya doğru götürür. Tam aynaya dokunacakken ayna birden ortadan kaybolur ve simsiyah olan oda bir anda beyaza bürünür.
Doktorlar, Poyraz'dan yavaş yavaş ümidi kesmeye başlamışlardır, nabzı gittikçe düşüyordur. Poyraz'ı hayata döndürmek için ellerinden geleni yapıyorlardır. Aradan birkaç saniye geçtikten hemen sonra Poyraz'ın bir anda kalbi atmaya başlar. Doktorlar derin bir oh çeker ve durumunu stabil hale getirene kadar müdahaleye devam ederler.
Aradan hem doktorlar hem de hemşireler için çok zorlu 2 gün geçer. Poyraz artık normal odaya alınıp, hayati tehlikeyi atlatmıştır. Geriye tek bir şey kalmıştır; o da komadan uyanması. Orta yaşlarda, uzun boylu, hafif kirli sakallı bir adam bu patlamayı bir yerlerden öğrenmiş ve hastaneye gelmiştir. İlk başta, patlamada zarar görenin sadece Poyraz'ın amcası Celal olduğunu zannetmiştir, durumu nasıl diye hastaneye sormaya geldiğinde, danışmada duran sarı saçlı kadın, adama şunu söyler; "Celal Bey'i maalesef bu sabah kaybettik... Başınız sağ olsun." Adam bir anda yutkunur ardından şunları söyler; "Anladım, teşekkürler." Tam arkasını dönüp gidecekken kadın adamın arkasından "Beyefendi pardon! Celal beyin yanında birisi daha vardı, onu tanıyor musunuz?" der. Adam şaşkın bir ses tonuyla "Anlamadım, nasıl yani?" diyerek sorar. Danışmadaki kadın, gelen adama Poyraz'ın fiziksel özelliklerini tarif eder. Az çok kimden bahsettiğini anlamıştır. Poyraz'ın kaldığı oda numarasını ister ve oraya doğru yönelir. İçeriye girer, tam da tahmin ettiği gibi yatan kişinin Poyraz olduğunu görür. İçeriye girer, komada olan Poyraz'a bir şeyler anlatır ve odadan çıkar. O sırada hastanenin koridorundan Poyraz'ın doktoru geçer ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:
Adam: Hastanın durumu nasıl?
Doktor: Siz hastanın nesi oluyorsunuz?
Adam: Amcasının çok yakın bir arkadaşıyımdır.
Doktor: Hastanın kimsesi yok mu?
Adam: Sadece amcası vardı.
Doktor: Anlıyorum, şu anda durumu normal. Hastayı bu sabah yoğun bakımdan normal odaya aldık. Maalesef kendisi komada.
Adam: Teşekkür ederim bilgi verdiğiniz için.
Doktor: Rica ederim. Bu arada sizin ve hastanın adını öğrenebilir miyim acaba? Hastanın üzerinden kimlik çıkmadı da.
Adam, kendisinden isim istenilince biraz tedirgin olmaya başlar ve doktora şunları söyler: "Ben hiçbir şey bilmiyorum." der ve koridordan hızlı adımlarla yürüyerek hastaneden çıkış yapar. Hemşire ise adamın arkasından, seslenmeye çalışır ama adam çoktan gözden kaybolmuştur. Hastanede hâlâ kimse Poyraz'ın gerçek ismini bilmemektedir. Hastanede adına açılan bir kayıt dahi yoktur. Artık Poyraz'ın komadan uyanmasını beklemek dışında doktorların yapacak hiçbir şeyi kalmamıştır. Kayıplara karıştığı sanılan kirli sakallı adam, Poyraz'ın durumunu öğrenmek için haftada bir kere dikkat çekmeden, hastaneye girip öğreneceği detayları öğrenip çıkar. Adam Poyraz'ın durumu hakkında detayları öğrenir ancak hâlâ daha bu saldırıyı kimin düzenlediğini öğrenememiştir. Aradan bir süre geçer ve Poyraz'ın odasına girmek ister. Etrafta kimseler yokken kendini Poyraz'ın odasına atar. Yanına yaklaşır ve kendi kendine onunla konuşur. Ardından odadan hızla çıkarken bir anda, geçen günlerde ilk kez Poyraz'ın durumunu öğrenmek için konuştuğu doktorla rastlaşır. Doktor, adama bakar, gözü bir yerden ısırıyordur.
Doktor: Pardon ben sizi tanıyor muyum?
Adam: Sanmıyorum, odaları karıştırmışım sanırım.
Doktor: Siz hangi odaya gidecektiniz ben yardımcı olayım size?
Adam: 3427 numaralı odaya gidecektim.
Doktor: O odamız boş yalnız. Siz karıştırıyor olabilir misiniz?
Adam: Aa öyle mi? Allah Allah unuttum galiba. Bir dakika ben bir dışarıda akrabayı arayıp sorayım, hangi odaymış.
Doktor: Beyefendi isterseniz hastanın adını soyadını söyleyin siz bana, ben size yardımcı olmaya çalışayım.
Adam: Hayır hayır, ben şimdi öğrenip gelirim zaten.
Doktor: Beyefend-
Adam: Teşekkürler ilginiz için.
Adam hızlı adımlarla oradan uzaklaşır.
Kendisini dışarı atar ve bir telefon görüşmesi gerçekleştirir. Bu patlamayı hazırlayanların arkasındakileri bulmak için çok kararlı bir şekilde ilk adımını atmaya hazırlanır. Aradan 1 ay geçer. Buna rağmen daha hiçbir ipucu bulamamıştır. Gittikçe umutsuzluğa kapılmaya başlamıştır ancak hala pes etmeye niyeti yoktur. Bir gün yine Poyraz'ın yanına giderken adamın karşısına, kim olduğunu bilmediği 6-7 kişi çıkar. Adam hemen savunmaya geçer, adamların bir çoğunu alt etmeyi başarır ama arkasından hiç hesaba katmadığı adamlardan birisi gelir ve elektroşok cihazıyla bayıltır. Adam hafif baygın şekilde siyah bir arabaya bindirilir. Bomboş bir deponun içinde gözlerini açar. Ağzında bant vardır, elleri ve ayakları ise oturtulduğu sandalyeye bağlıdır. Bulanık bakan gözleriyle kafasını sağa sola hareket ettirir ama depoda henüz kimseyi görememektedir. Ufak bir uğraş sonucunda ağzındaki bandı, elleri ayakları bağlıyken bir şekilde açar ve bağırmaya başlar; "Neredeyim ben? Kimse yok mu?" Hafif şişman, gür sakallı bir adam çıkar karşısına. Cebinden tabancıyı çıkartır ve ayağına sıkar...
1.5 YIL SONRA...
Tarih 27 Mayıs 2021. Patlamanın ardından tam 1.5 yıl geçmiştir. Kirli sakallı adam en son 26 Mayıs 2021 tarihinde hastaneye uğramıştır ve Poyraz'ın durumu hakkında öğrenebileceği bütün bilgileri öğrenip hastaneden çıkmıştır. Hemşirelerden birisi Poyraz'ın odasına gelip, birkaç tahlil yaparken birden Poyraz'ın gözleri hafif baygın bir şekilde açılır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP HAYAT
General FictionMeydana gelen bir patlamanın ardından hayatındaki tek varlığı olan amcasıyla birlikte kimliğini ve hafızasını kaybeden 23 yaşındaki Poyrazın, gerçek kimliğini bulmak için çıktığı yolda başına gelenler ve birbirinden ağır sırlarla mücadelesini anlata...