Afra ve Poyraz emniyetten çıkar ve amcasının kayıtlı ev adresini öğrenmek için hastaneye doğru giderler. Afra, Poyraz'a sorar;
+ Ee nasıl gideceğiz hastaneye, yakın mı bari buraya?
- Arabayla 15 dakika, yürüyerek ise yaklaşık 1 saat falan. Sen nasıl istersen?
+ Yürüyelim biraz, eğer yorulursak yolun yarısında taksi falan çağırırız. Arabam annemde çünkü.
Sohbet ede ede yürümeye başlarlar.
- Senin araban mı var?
+ Evet 20 yaşıma girdiğimde babamla amcam doğum günü hediyesi olarak almışlardı.
- Çok şanslısın.
+ Teşekkür ederim, peki senin araban var mı veya araba kullanmayı biliyor musun?
- Biliyorumdur herhalde, istihbaratçıyım sonuçta. İşe toplu taşımayla gitmiyorumdur.
Afra sessiz bir şekilde güler.
- Neden güldün ki şimdi, komik olan ne?
+ Hazır konusu açılmışken, sen istihbaratçı olduğuna emin misin? Belki yanlış hatırlıyorsundur.
- Tabii ki eminim, istihbaratçı olmasam o kadar yakın dövüş hareketini nereden bilebilirim ki? Hem hatırlıyorum da. Kaç kere operasyona katıldım.
+ Peki tamam öyle olsun. Daha sonra hafızan yerine geldiğinde bambaşka biri çıkma da.
- Nasıl biri?
+ Ne biliyim, sıradan biri işte...
- Zaten sıradan biri değil miyim ki?
+ Şu an sıradan bir hayatın mı var, sorgula bakayım.
- Gerçi doğru söylüyorsun, hayatım gayet karmaşık. Hem de hayatımın ortasına deli bir Sivaslı çıkıp gelmiş, bu saatten sonra istesem de sıradan bir hayatım olamaz.
+ Bunu iltifat olarak kabul ediyorum. Ayrıca aferin, birkaç saatte birazda olsa tanımışsın beni. Senden beklenmedik performans...
Poyraz bu lafa biraz bozulur.
- Ben de artık senin bana söyleyeceğin bazı şeyleri iltifat olarak kabul etmek istiyorum ama sürekli gömüyorsun beni. Ayrıca amcanın yanında bana söylediklerini de duymadım sanma.
+ Ohoo, sen de her şeye böyle darılıp güceneceksen işimiz var demektir.
- Darılıp gücenmek demeyelim de, ayıp oluyor desek daha doğru olur.
+ Bazen çok konuştuğunu düşünüyorum. Keşke konuşmayı da unutsaydın.
- Şu an sırf senden başka güvenecek birisi olmadığı için sana katlanıyorum bilgin olsun.
+ Takılıyorum, bunlara alışsan iyi edersin. Ayrıca yeni bir iltifat için teşekkürler.
Hafif tebessüm eder. Tam Poyraz Afra'ya şakasına laf atacakken, serserilerin olduğu ve pek tekin olmayan bir mahalleye girdiklerini fark ederler.
+ Celal sen bizi nereye getirdin?
- Ben bir yere getirmedim, sanırım dalgınlığıma geldi yolu kaçırdım.
+ Yarım akıllı biriyle yola çıkarsam böyle olur zaten. Peki buradan hastaneye nasıl gideceğiz biliyor musun?
Poyraz stresten eliyle ensesini hafif kaşır.
- Hmm... Sanırım bilmiyorum.
+ İş başa düştü yani. Of Celal of. İstanbul'da, yaşadığımız şehirde kaybolan tek insan olarak tarihe geçtik sayende.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP HAYAT
General FictionMeydana gelen bir patlamanın ardından hayatındaki tek varlığı olan amcasıyla birlikte kimliğini ve hafızasını kaybeden 23 yaşındaki Poyrazın, gerçek kimliğini bulmak için çıktığı yolda başına gelenler ve birbirinden ağır sırlarla mücadelesini anlata...