8.Sırlar Odası!

36 5 3
                                    

Saat gece 2 sularına yaklaşmaktadır, Poyraz rafın yanına sandalye çekmiş, birçok kombinasyon denemiştir, ancak hâlâ gizli odanın şifresini bulamamıştır. Bir yandan da eli Afra'yı aramak için telefona gidiyordur ama "rahatsız edeceğim" korkusundan arayamıyordur.

(Poyraz kendi kendine konuşmaya başlar);

- Uyusam mı acaba? Yarın sabah erkenden Afra'ya haber veririm birlikte çözmeye çalışırız.

- Saçmalama oğlum 1.5 yıldır uyuyorsun zaten, hem bu şifreyi çözmeden bana rahat uyku yok. Ayrıca Afra nerden bilebilir ki?

- Hadi şifreyi çözdüm diyelim. Sonra ne olacak? Gireceğim odaya bu sefer karşıma ne çıkacağını hiç bilmiyorum. Ya yeni bir sır veya gizem çıkarsa? Bu sefer kendimi daha çok yiyec-

- Allahım ne diyorum ben, resmen kendimle konuşuyorum...

Poyraz kitabı rafa geri koyar ve salonda koltuğun üzerinde tavanı izleyip, şifreyi düşünürken uyuya kalır. Uykusu sırasında bir kabus görür, aslında gördüğü şey kabus değil, 1.5 yıl önce yaşadıkları kazanın ta kendisidir. Rüyasında tam yere eğilip cüzdanını yerden alacakken, birden nefes nefese ve ter içinde kalmış bir şekilde uyanır. Etrafa boş bir şekilde bakınır.

- Ohh bee rüyaymış!

Birden başına yine çok şiddetli bir ağrı girer. Hemen ilacını alır ve sakinleşmeye çalışır. Biraz sakinleştikten sonra, hemen lavaboya elini yüzünü yıkamaya gider. Elini yüzünü yıkadıktan sonra bir süre aynada kendine bakar. Kendisini tanımaya çalışır ve sürekli içinden, "ben kimim?" diye geçirir.

(Poyraz içinden konuşur);

- Benim bundan sonraki hayatımda ne yapmam gerekiyor? Ne zaman bir şeyler hatırlayacağım. Kendimle ilgili tek bildiğim ismim ve istihbaratçı olduğum.

Aklına birden dün gece yarım bıraktığı rafların arkasındaki gizli oda gelir. Ancak bunu tek başına yapamayacağını düşündüğünden hemen Afra'yı aramak ister, saate bakar ve daha 7.30'tur. Hâlâ uyuduğunu düşünür, aramaya çekinir. Poyraz'da vakit geçirmek ve biraz da acıktığı için kahvaltı etmek ister, evde hiçbir şey olmadığından tam markete çıkmak için kapıdan hızla çıktığında Afra ile burun buruna gelirler.

Afra birden korkar ve Poyraz'ın bacağının arasına tekme atar.

- (Ağrıyla kıvranarak); ahh napıyorsun? Ben niye güne senden dayak yiyerek başlıyorum?

+ Anaa! Celal iyi misin? Valla bak birden karşıma o şekilde çıkınca öpmeye yeltenceksin falan sandım.

- (Hâlâ ağrıyla kıvranarak); ya ben neden seni öpeyim? Ne münasebet?

+ Off doğru. Gel şuraya otur bi. Nereye gidiyordun bu hızla?

- Evde kahvaltılık bir şeyler yok. Markete gidecektim, ama sayende şimdi ayağa kalkıp kalkamayacağımdan bile emin değilim. Ahh!

+ Off ne yapabilirim ki? Sen de çıkmasaydın birden karşıma. Benim suçum mu?

- Ya oha ama oha! Bir de zeytinyağı gibi üste mi çıkmaya çalışıyorsun sen? Biraz hatanı kabullen nolur ya.

+ Özür diledik ya daha ne istiyorsun?

- Öyle kuru kuruya özürle olmaz ama. Senin yüzünden doğrulamıyorum. Zahmet olmazsa marketten kahvaltılık bir şeyler al bari de kahvaltı edeyim, açlıktan ölüyorum burada!

(Afra elindeki poşeti Poyraz'a uzatır.)

+ Al ben sana almıştım gelmeden önce bir şeyler. Kahvaltılık olmadığını tahmin etmiştim zaten.

KAYIP HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin