- Eee? Edebiyat yapma bana şu anda! Anlatır mısın lütfen artık bütün bildiklerini.
(Dost, Poyraz'a gerçek kimliğini söyleyip söylememekte kararsız kalır.)
• Evlat, sen kendinle ilgili bir şeyden mi korkuyorsun?
(Poyraz pekte inandırıcı olmayan bir ses tonuyla.)
- Hayır neyden korkacağım? Hem korkmak ne alaka? Şurada senden, kendim ve ailemle ilgili bütün bildiklerini anlatmanı istiyorum sadece o kadar.
• Emin misin? Celal olmamaktan korkmuyorsun yani öyle mi?
(Poyraz birden durulur.)
- Hayır!
(Aradan 10 saniye geçtikten sonra);
- Yani olabilir.
(Dost derin bir nefes alır);
• Evlat. Gerçeklerle yaşamak, yalanlarla yaşamaktan iyidir. Ben de seni buraya gerçeklerle yüzleşmen için çağırdım, biliyorsun zaten.
- Evet biliyorum, zaten eğer biraz daha anlatmazsan ben ve okuyucular hep beraber çığlık atacağız. Bırak boş edebiyat yapmayı da anlat artık!
• Celal, evet Celal diyorum çünkü sen Celalsin.
(Poyraz derin bir oh çeker.)
- Ee kötü haber yok mu?
• Var, tam da oraya geliyordum. Evlat sen istihbaratçı değilsin!
- Ne? Nasıl ya? Peki ben bu kadar iyi nasıl yakın dövüşü biliyorum?
• Hatırlatırım, sen istihbaratçı olmasan bile amcan çok başarılı bir ajandı. Zaten onun yetiştirdiği çocukta ancak senin kadar iyi olabilirdi.
(Dost biraz duygusallaşır.)
- Ya bir dur! Ağlamanın zamanı değil, önce benimle ilgili şeyleri anlat sonra geberene kadar ağlayabilirsin. Hatta duygusallaşabilirsem ben de ağlarım belki.
(Dost hemen kendini toparlar.)
- Peki benim gerçek mesleğim ne?
• Bildiğim kadarıyla Üniversitede mühendislik okudun.
(Dost hangi mühendislik olduğunu hatırlamaya çalışır.)
• Yanlış hatırlamıyorsam Bilgisayar Mühendisliği olması lazım. Evet evet, doğru hatırlıyorum.
- Nerede çalışıyordum peki?
• Yeni mezun olmuştun, Türkiye'deki çoğu genç gibi işsizdin. En son amcan senin için, görüşmeye gittiğini ama belirsiz bir cevapla geri döndüğünü söylemişti.
(Poyraz işsiz olduğunu öğrenince hafif üzülür.)
- Nasıl olur ya? Ben bunca zamandır basit işlevsiz bir adam mıydım yani?
• Tabii ki öyle biri değilsin, sen bir kere Celal tarafından yetiştirildin. Zamanında seninle az uğraşmadı o, bildiği her şeyi sana öğretmeye çalıştı. Ama maalesef hepsini öğretecek kadar vakti olmadı.
(Dost derin bir iç çeker.)
(Poyraz üzüntülü bir ses tonuyla Dost'a soru sorar)
- Amcam nasıl bir adamdı detaylı bir şekilde anlatır mısın?
• Senin amcan bambaşka biriydi, amcan herkes tarafından sayıp, sevilirdi. Amcan kafasına koyduğu her şeyi yapardı. Amcan bu hayatı kendi seçti, büyük bedeller ödedi çünkü uğruna savaşacağı çok değerli bir şeyi vardı. Sen vardın, kendini sana adadı. Lise zamanlarında bana yaptığı abiliği, babalığı sana yaptı. Tabii sana yaptıklarının yanında benimkilerin lafı bile olmaz. Amcan sırtını yaslayabileceğim tek dostum ve abimdi. İstediği her şeyi tırnaklarıyla kazıya kazıya ulaştı. Gözü o kadar karaydı ki, bir keresinde görev uğruna kendini ölü gösterip, yurtdışında teröristlere sızdı. Sırf görevini layığıyla yerine getirebilmek için bizim burada kahrolduğumuzu göre göre içi parçalanarak sustu, içine gömdü acısını. Görevden döndüğünde çok kızmıştım ona ama gözünün içindeki mutluluğu, güveni gördüğümde bu kızgınlık yerini saygıya bıraktı. Senin amcan gibi biri, bir daha kolay kolay gelmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP HAYAT
General FictionMeydana gelen bir patlamanın ardından hayatındaki tek varlığı olan amcasıyla birlikte kimliğini ve hafızasını kaybeden 23 yaşındaki Poyrazın, gerçek kimliğini bulmak için çıktığı yolda başına gelenler ve birbirinden ağır sırlarla mücadelesini anlata...