Biz geldik <3
Yetiştiremeyeceğimi sanmıştım doğru tahmin etmişim :'( biraz kısa bir bölüm oldu, beklediğiniz için attım. Telafi bölümünü atacağım.
Önceki bölümü hala beğenmediyseniz hemencecik dönüp yıldıza dokunun lütfen :) Yorumlarınızı bekliyorum. Keyifle okuyun.
Bölüm şarkısı: Yaşlı Amca - Kediler ve Şarkılar 🎶
🔸
Annemle babamın fotoğraf çerçevelerini kolinin en üstüne koydum. Kolinin üzerine başka koli koyulmaması için diğerlerini uyarmayı unutmamalıydım. Bu sabah Bursa'dan dönmüştük. Ben Doğanlarla gelmiştim çünkü Reha, Alp ve Haydar bizden sonra yola çıkacaklardı. Reha kardeşi ile vedalaşacağını söyleyince birlikte gitmeyi teklif etmiştim ama eve gidip toparlanmamı söylemişti. Sanki acelemiz vardı, neden kardeşiyle tanışmamı istemediğini anlamamıştım.
"Abla?" Arkamda ağzı açık bir şekilde dikilen Selim'e döndüm.
"Ne oldu? Ağzını kapat şapşal." Çenesine yavaşça vurarak dudaklarını kapattım.
"Benim fotoğrafımı almadın mı?" diye sorduğunda kolideki çerçevelere baktığını fark ettim.
"Ben de tam alsam mı almasam mı diye düşünüyordum." dedim sırıtarak. Laf atacağını sandım ama önce dudakları titredi ardından da bana öfkeli bir bakış attı.
"Alma istemiyorum!" diye bağırdı yüzüme doğru ve masanın üzerinde duran çerçeveyi eline aldı. İçinde ikimizin fotoğrafı vardı.
"Selim şaka yaptım, kırılmasınlar diye ayırıyorum hepsini." dedim ama beni duymamış gibi çerçeveyi yere fırlattı. Hızla ayağa kalktım ve onu cam kırıklarından uzaklaştırdım. "Ne yapıyorsun sen?" diye sordum öfkeyle. "Kendine gel Selim."
Ellerimden kurtuldu ve beni duvara itti. "Beni özlemediğini biliyordum zaten."
"Aaaa! Sinirleniyorum ama! Nasıl laflar bunlar? Karşında ablan var farkında mısın?" Omzunu silkti. Neyi vardı bunun?
"Üniversiteyi kazandığında bana 'kurtuluyorum senden' demiştin. Gerçekten öyle düşündüğünü bilmiyordum." Gözleri kızarmıştı, söyledikleri beni çok üzdü ve tüm sinirim çekildi. Önünde diz çökerek kollarına dokundum.
"Ablacığım nasıl böyle düşünürsün? Ben seni çok özlüyorum." Göğsümden ittirince geriye tökezledim. Selim koşarak odadan çıkarken neredeyse babamla çarpışıyordu.
"Ne oldu burada?" diye sordu şaşkınlıkla. Yerdeki kırıkları fark edince eğilerek beni kollarımdan tuttu ve ayağa kaldırdı. "Kim kırdı çerçeveyi?"
"Önemli bir şey yok baba." dedim ama hala cevap bekleyerek bana bakmaya devam etti.
"Sesiniz aşağı geliyordu Ecrin."
Bakışlarımı kaçırdım, beni yatağa oturttuktan sonra yanıma oturdu. "Ne oldu kızım, anlat bana."
"Onu özlemediğimi düşünüyormuş." Yaşaran gözlerimi kazağımın koluna sildim. Hem böyle düşünerek beni kırdığı için hem de ona böyle hissettirdiğim için çok üzgündüm.
"Gel bakayım bana." Açtığı kollarının arasına girdikten sonra beni sıkıca sardı. "Selim sen gittikten sonra kendini yalnız hissetti. Sürekli seninle uğraşıyordu biliyorsun. Sınav zamanı onu hiç aramayınca kırıldı biraz."
"Ama gerçekten yoğundum. Annemle seni bile doğru düzgün aramadım ki." dedim, burnum ne ara tıkanmıştı bilmiyorum ama tıkalıydı işte. "Bana inanması gerekirdi." dedim titrek bir sesle. Zaten hem Hüma hem de Reha'yı düşünmekten kafam bir milyon olmuştu. Kardeşime vakit ayırmadığım için kendime kızdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Kulübesi
Teen Fiction"Gözlerine şiir yazılır Ecrin." (Üsame'yi okumadan da başlayabilirsiniz.) 02.06.2021