0.5 // Vazgeçmek

359 24 13
                                    

"Ben anlarım çünkü, en iyi ben tanırım seni. Ben anlarım sakladın silinmedi. Duvarların sağlam, yıkılmaz sanıyorsun. Sen öyle zannet ben anlarım..."




Nehir tüm evde Karaca'yı aramıştı. Ama bulamayınca bir anlık cesaretle kapıyı açıp dışarıya çıkmıştı. Merdivenlerden inip Karaca'ya seslenirken ona silahını doğrultmuş olan bir adamla göz göze gelmişti. Kalbi deli gibi çarparken ölüm korkusu bedenini ele geçirmişti. Demek ki böyle ölecekti ha? Yaşadığını onca şeye rağmen böyle ölecekti.

Silah sesi patlayınca Nehir gözlerini kapattı. Ama hiçbir acı hissetmeyince gözlerini geri açtı. Karşısında Vartolu duruyordu. Ayaklarının altında da ona silah doğrultan adam vardı. Vartolu ona bir el daha sıkıp "Nehir Hanım içeri geçin." dedi. Nehir aşağıya inip "Olmaz. Karaca'yı bulmalıyım." deyince Vartolu onu durdurup "Karaca'yı bulduk biz. İyi olacak. Hastanede." deyince kadın telaşla "Hastane mi? Nesi var. Ne olmuş. Ne?" dedi.

Vartolu onu durdurup "Bir şeyi olmayacak tamam mı? Sakin ol. İyi olacak. Söz veriyorum. Lütfen içeri geç, ortalık hala adam kaynıyor." dedi samimi bir endişeyle. "İçeri geçin." Nehir ona bakıp ofladı ve "Sana inanıyorum ama Karaca'ya bir şey olduysa Yamaç'a kalmadan ben öldürürüm seni Vartolu." dedi tükürerek. Vartolu gözlerini kırpıştırıp başını salladı. "Kabul. Hadi içeri."

Nehir istemeye istemeye içeri girip kilere geri dönmüştü. Onun yanında kızını göremeyen Ayşe daha şiddetli ağlarken Sultan Nehir'e soran gözlerle baktı. Nehir yutkunup "Hastanedeymiş. Yani hastaneye götürmüşler benden önce bulup." dedi.

Sultan "Kim bulmuş? Ne oluyor Nehir? Kim?" derken Nehir "Vartolu." dedi. "O-Onunla konuştum. Karaca'yı bulup hastaneye götürmüşler." Nedret kaşlarını çatıp "Onun burada ne işi- Sen o adamla neden konuştun?" dedi tiksintiyle. Nehir gözlerini kaçırıp "Bahçeye çıktığımda beni kurtardı. Başka biri bana sıkacaktı ama..." dedi ve devam edemedi.

Sultan ona sarılıp sırtını sıvazladı ve muhtemelen hala yüzüne tutulan silahtan dolayı şokta olan kadını rahatlatmaya çalıştı. Ayrıldıklarında Nehir gülümsemeye çalıştı. Pek de başarılı olamadı.

***

Karaca'nın yanından döndükten sonra akşam olmuş, Sena ve Yamaç salonda yalnız kalmışlardı. Sena bir şeyler diyordu ama Yamaç'ın tek duyduğu yanında kalmamak için üretilen bahanelerdi. Sinirlenmiş, içerlemiş ve gücenmişti. Ağlamamak için kendini tutup Sena'ya baktı Yamaç sadece. Evet, biliyordu Sena'nın haklı olduğunu. Dibine kadar biliyordu ama içinde bir yerlerde hep ne kadar boka batarsa batsın Sena hep onun yanında kalır gibi gelmişti. Yanlış anlamış olmalıydı.

Sena uzanıp onu öperken karşılık vermedi. Gözlerini kapatmadı. Kendini o kadına teslim etmemek için insanüstü bir çaba sarfetti. Sena ondan ayrılıp "Seni evimizde bekleyeceğim. Sana aşık olduğum evde." dedi ve gitti. Yamaç bir süre ayakta kalakalmıştı. Hala sindiremiyordu Sena'nın vazgeçmesini. Bu kadar kolay vazgeçilmeyi sindiremiyordu.

Sena ne zaman hazırlanmıştı, ne zaman kapıyı çekip gitmişti bilmiyordu ama kapının sesi onu irkiltmişti. Yutkundu. Boğazındaki yumruyu yok etmeye çalıştı. Ve böyle hissettiğinde hep yaptığı şeyi yaptı. Telefonunu çıkartıp Nehir'e mesaj attı.

Yamaç : Tımarhane. On dakikaya oradayım. Gelir misin?

Nehir'den cevap gecikmemişti.

Nehir : Tamamdır. Ben de Karaca'nın yanından yeni dönüyordum.

Yamaç hiçbir şey düşünmemeye çalışarak Nehir'le tanıştığı tımarhaneye sürmüştü. Ne babasını, ne Çukur'u, ne Sena'yı, ne yalnızlığını... Yalnızdı değil mi? Sena da gidince yapayalnız kalmıştı şimdi. Kime yaslanacaktı? Ne yapacaktı? Sena onu o evde insan tutan tek şeydi. Yamaç başını iki yana sallayıp gene düşünmemeye çalıştı. Düşünmeyecekti. Düşünmek yok.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin