4.6 // Bomba Etkisi

220 15 7
                                    

"İşte bebeğim, benim tüm sevdiğim sensin. Eğer ihtiyacın olan aşksa askerin olurum"





FİNALE SON 4




Çukur, Erdenetlerle anlaşma masasına oturalı bir ay olmuştu. Salih ve Yamaç isteklerini belirtip şartlarını koyduktan sonra Ogeday ve Çağatay işi kendileri için esnetebildikleri kadar esnetmiş, değiştirmişlerdi. Ama neticede her türlü Koçovalıların istediği olacaktı.

Çağatay yurt dışına sürgün yemişti, bir daha Türkiye'ye dönemeyecekti, işleri dışarıdan devam ettirecekti. Döndüğü an kafasına sıkacaktı Çukur. Cengiz, ilaç fabrikalarının yüzde altmışını Çukur'a bağışlamıştı. Yamaç orayı uyuşturucudan temizledikten sonra açacak ve başka bir şekilde devam ettirecekti. Büyük planının bir parçasıydı o fabrikalar. Ogeday ise zaten yaptığı işlere devam edecekti ama artık babasından daha çok söz sahibi olmuştu işlerde. Salih aylar önce Cengiz'e söylediğinde haklıydı : Genç aslan, yaşlıyı yemişti.

Arık ve Kulkan'a gelinceyse onlar hala Çukur'dalardı. Hayatta, o mahzenin bir köşesine kurulan küçük odanın içinde duruyorlardı. Ogeday her ne kadar anlaşma yapılmış da olsa bir sene sonra tekrar görüşmek istemişti. Duruma göre kardeşi Kulkan'ı alabilirdi belki oradan. Şu aralar tek ümidi buydu.

***

Nehir, Koçovalı evinin oğlu doğduğundan beri artan baskısına dayanamayıp onunla Efsun'a gelmişti o gün. Efsun'un canına minnetti. Nehir'i seviyordu, Umut'u seviyordu. Belli etmemeye çalışsa da o çoktan Nehir'i ve Umut'u ailesi olarak görmeye başlamıştı. Hem Nehir ve Yamaç'ın dinlenmesi gerektiğinde Umut'a Salih'le Efsun bakıyordu ve doğruyu söylemek gerekirse kadın, başındaki üç tutam saçı okşayıp masal anlatarak uyuttuğu bebeğe çok alışmıştı.

Şimdi yine Nehir koltukta gözlerini dinlendirirken Efsun Umut ve Apollo'yu birbirlerine alıştırmaya çalışıyordu. Umut kediye bayılmıştı ama kedi için aynı şeyler söylenemezdi. İlk gün Umut'u şöyle bir kokladıktan sonra Efsun'un odasına saklanıp sonra da yerlere kusmuştu. Kadın kedisinin hasta olmadığını biliyordu. Sadece eve gelen yeni bir ilgi odağını sevmediğini böyle pis bir şekilde dile getirmişti hayvan o kadar.

Apollo gene kaçınca Efsun vazgeçip Umut'la salonda gezinmeye ve onunla konuşmaya başladı. Bebeğin simsiyah gözleri dikkatle onu takip ediyordu. Efsun onun burnuna nazikçe dokunup "Hanimiş benim yeğenim?" dedi gülümseyerek. Umut ağzını aralayıp Efsun'u izlemeye devam ederken kapı çalmıştı.

Nehir homurdanırken Efsun kapıya gitti kucağındaki bebekle. Kapıyı açınca karşısında İtil'i buldu. Genç kız ona gülümsese de Efsun'un yüzündeki ifadeyi görünce "Bugün buluşacaktık Efsun Abla?" dedi. "Unuttun mu?" Efsun yeşil gözlerini hapseden kirpiklerini kırpıştırıp "Ay evet. Tamam tamam gir içeri. Bir anlığına aklımdan çıkmış." dedi ve kızı içeriye buyur etti.

İtil salonla birleşik mutfağa geçerken koltukta uyuyan Nehir'i fark etmişti. "Misafirin varmış." Efsun başını salladı ve Umut'un sırtını sıvazladı. "Öyle. Çukur burası kadar sessiz sakin değil ya." İtil başını salladı. "Haklısınız. Hep bir gürültü, bir şey." dedi sandalyeye otururken.

Efsun "Ne içersin canım?" deyince İtil "Türk kahvesi?" dedi. Yeşil gözlü kadın başını salladı. "Tamamdır. Tutar mısın bakalım bu beyefendiyi?" İtil bir anda kollarında bulduğu bebekle şoka girerken Efsun el çabukluğuyla kahveyi hazırlamaya başlamıştı.

İtil, Umut'la henüz tanışmamıştı. Tabi, Akın durmadan bu küçük kuzeniyle fotoğraf atıyordu ama kucağında tutmakla bir değildi ki. Genç kız onunla oynarken Efsun birkaç dakika sonra kahveleri önlerine koymuş ve Umut'u kızdan alıp taşınabilir oyun alanına bırakmıştı Nehir'in yanında duran.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin