4.5 // Pazarlık

225 18 11
                                    

"Oldu en sonunda oldu bim bam bom. Rüyalarım gerçek oldu bim bam bom."




Bu sabah, Efsun'un uzun süredir uyuduğu ilk huzurlu uykunun bittiğini haber ediyordu. Kadın yatakta gerinip yanına uyuyan Salih'e baktı ve eğilip sırtındaki dövmeye dudaklarını bastırdı istemsizce. Salih homurdanıp başını öbür yana çevirince de çıktı yataktan. Üstüne sabahlığını alıp yavaş adımlarla evi gezmeye başladı. Çoğu mobilya yerli yerindeydi, genelde kırmızı ve altın tonlarıyla döşenmişti ev.

Efsun yavaşça aşağıya inip orayı da gezdikten sonra mutfağa girip dolabı açtı. Dolap boştu. Kapağı kapatıp telefonundan bir şeyler sipariş etmek için yukarı çıkacakken evin kapısı çalınmıştı. Efsun durdu. Açsa mıydı? Gelen kim olabilirdi ki en fazla? Nehir veya Yamaç'sa sorun yoktu. Akın ve Selim de olsa kapıyı açabilirdi. Zaten bu saatte kapıyı başka kim çalacaktı ki? Efsun üstünü düzeltip kapıyı açtı.

Karşısındaki umduğu kişilerden biri değildi. Karaca ona şaşkınlıkla bakarken üstünün halini görünce "Sen... Bu evde ne işin var?" dedi. Efsun nasıl cevap vereceğini düşünürken Salih aşağıya inmişti. "Mahım kahvaltıya nereye gidelim? Ben çok açım ve dolap bomboş." Salih açık kapının başında seslendiği kadını görünce "Kız mahalleye böyle çıkmayacaksın herhalde." dedi gülümseyerek ve yanına gitti.

Elini Efsun'un beline sararken kapının öbür tarafındaki yeğenini görmüştü. Gergince gülümseyerek "Karacam!" dedi. "Sabah sabah ne yapıyorsun burada?" Karaca amcasıyla Efsun'un haline bakarken gülümsedi. "Sen de Efsun'la mı amca?" Salih "Ya bak şimdi o..." diye lafa girecekken yeğeni "Ya Yamaç amcam daha ne kadar darbe alacak ama? Önce ben, sonra Akın, şimdi de sen mi?" dedi eğlenerek. "Yazık adama."

Salih omzunu silkti. "Bana ne. Hem bu arada Akın derken?" Karaca gülümsedi bilmiş bilmiş. "Hastanede şu Erdenetlerin kızıyla biraz fazla yakındı diye dedim ya." Salih dudaklarını büzerken Karaca "Şey... Yamaç amcam gönderdi beni. Kahvaltıya çağırılıyorsunuz." dedi. "Ben o ilk başta 'İkisini de çağır.' deyince anlamamıştım ama Efsun'un da burada olduğunu biliyormuş demek ki." Salih başını salladı. "Tamam geliriz şimdi, hadi sen geç eve." Karaca da başını sallayıp gittikten sonra Salih kapıyı kapattı.

Kadına dönüp belini iki koluyla sardı ve "Çağırılıyoruz Efsun Hanım." dedi gülümseyerek. Efsun da gülümsedi ama "Ben gelmesem?" dedi. Salih "Ama neden?" deyince kadın gözlerini kaçırıp "Ya sen beni affettin, Nehir affetti, Yamaç da affetti ama ben hala o eve girecek şeyi kendimde bulamadım Salih. Belki zamanla ama şu an hiç giresim yok." dedi. "Cumali orada olacak, Sultan orada olacak. Yok, cidden hiç gerek yok, inan." Salih başını sallayıp kadının dudaklarını öptü kısaca. "Öyle diyorsan öyle yapalım çiğ tanem."

***

Nehir nazikçe oğlunu giydirirken Yamaç yanına gelip "Uyanmış mı babasının aslanı? Hanimiş babasının umudu?" dedi sevimli bir sesle. Kadın ona gülümseyip "Uyandı babası uyandı, sen duşta keyif yaparken yemeğini de yedi, ailesiyle tanışmaya hazır." dedi. "Metin'i de çağırdın değil mi?" Yamaç onun beline sarılıp "Tabi ki de çağırdım. İlk onunla tanıştıracağız aslanımı." dedi. Nehir dişsiz ağzıyla esneyen oğluna bakarken kıkırdadı. "Aslandan ziyade kedi yavrusu bence Yamaç ama tamam..."

Yamaç "Büyüyünce aslan olacak işte, aynı şey." deyip oğlunu kucağına aldı ve ona gülümseyip "Aslan mıymış benim oğlum? Aslan mıymış? Anne ona kedi diyor ama o aslan mıymış?" dedi yüzünü şekilde şekile sokarken. Nehir başını iki yana sallayıp "Yürü Yamaç." dedi ve kapıyı açtı. "Unutma, önce Metin."

İkili oğlanı ürkütmemek için yavaş yavaş inerken aşağıdaki gürültü de Akın'ın onları merdivende görüp salona giderek herkesi susturmasıyla bıçakla kesilir gibi kesilmişti. Yamaç durup oğlunu annesinin kucağına bıraktı. Nehir oğlunu tutarken yanında Yamaç'la yavaşça salona girdi. Herkesin gözlerinin onun üstünde olduğunun farkındaydı. Gülümsedi hafifçe. Sessiz bir şekilde "Günaydın." dedi.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin