SEZON FİNALİ
"Ben ne yangınlar gördüm, öylece bırak beni. Sen ateşten korkarsın, kaç, kurtar kendini."
Nehir alışkındı buna. Sevdiklerini kaybetmeyi bilirdi o. Çok iyi bilirdi. Boynunda bunun en güzel kanıtını taşıyordu zaten. Ama Yamaç değildi. Karaca değildi, Salih değildi. Nehir, Karaca'yı sımsıkı tutup varlığını hissettirirken yeğenlerinin üstüne toprak atan kardeşlere baktı.
Bu en çok Cumali'yi sarsmıştı. Kahraman'dan kalan tek emanetini kaybetmişti adam. Salih bütün cenaze boyunca hep saklanmaya çalışmıştı. Babasını öldürdükten sonra kızın cenazesinde bırakın olmayı, üzülmeyi bile kendine hak görmüyordu. Selim sessizdi tüm cenaze boyunca. Dalıp dalıp gitmişti. Zaten Sena'dan beri iyice hırçınlaşan ve donuklaşan Yamaç'ın gözlerindeki ışık biraz daha sönmüştü. Saadet, bebeğini kaybetmenin acısına yeni yeni alışırken önce Sena'yı sonra da Akşın'ı arka arkaya kaybetmeyi kaldıramamıştı. Salih onun yanında durmaya çalışsa da nafileydi.
Eve döndüklerinde Nehir Karaca'ya baş ağrısını alacak bir hap vermiş ve sonra onu yatağına yatırmıştı. Henüz öğle vakti olmasına rağmen Karaca sadece yorganının altında saklanıp orada kalmak istiyordu. Onun kardeşi Akın olsa bile Akşın'la her zaman daha yakın olmuşlardı. Ve şimdi bir kuzen, bir dost, bir sırdaş kaybetmenin acısını bu yaşta tadacak kadar talihsiz olmuştu kaderi.
Nehir odanın kapısını hafifçe kapattıktan sonra arkasına dönünce Yamaç'la karşılaştı. Kapının aralığından yeğenine bakıp "Nasıl?" dedi hırıltılı sesiyle. Nehir iç geçirip başını salladı. "Kötü. Ama iyi olacak. Karaca güçlü bir kız." Yamaç başını iki yana sallayıp "Güçlü olmak zorunda. Onun yaşında kim bu kadar acıyla yüzleşmek zorunda kaldığı için güçlü oluyordur ki Nehir?" diye düzeltti kadını.
Nehir gülümseyip istemsizce kolyesine dokundu ve "Ben ailemi kaybettiğimde Karaca'dan bir iki yaş büyüktüm sadece Yamaç." dedi. Yamaç gözlerini yeğeninden alıp Nehir'e baktı. Kaç yıldır arkadaşlardı ama adamın Nehir'in ailesi hakkında bir şeyler duyduğu nadir anlardandı bu. Yamaç yüzünü düşürüp "Hala anlatmadın." dedi. "Salih bile biliyor." Nehir dudaklarını büzüp Yamaç'ın omzuna vurdu ve "Bu kadar acıyı kaldıramazsın sen Yamaç." dedi. "Ve umarım hiçbir zaman da kaldırabilecek kadar şey yaşamazsın."
Nehir Yamaç'ın yanından geçip giderken adam ona dönüp "Daha kötü ne yaşayabilirim ki Nehir?" dedi. Nehir'in onun yaşadıklarını küçümsemediğini biliyordu ama gene de öyle hissettirmişti söyledikleri. Nehir ona döndü ve başını yana eğdi. "Daha kötüsü olamaz dediğinde hep daha kötüsü olur Yamaç."
***
Karaca Nehir ve Damla yan yana oturup Koçovalıların maç edişini izlerken Nehir genç kızın yüzünde az da olsa oluşan gülümsemeye seviniyordu. Nehir maça geri döndüğünde Medet'in Salih'in penaltısını kurtarışını gördü. Karaca ile aynı anda şaşkınlık nidaları atarken Salih gibi kalakalmıştı yanlarındaki Damla.
Medet ayağa kalkıp topu geri atınca Salih sinirle ona söylenmeye başlayıp etrafındakileri güldürmüştü. Herkesin, özellikle de Yamaç'ın biraz daha rahatlayıp güldüğünü görmek güzeldi. Maç devam ederken Nehir birkaç kere ona kimin kim olduğunu soran Damla'yı cevaplamıştı. Kadın hiç bilmediği bir aileye gelin gelmesi yetmezmiş gibi bir de Saadet'in garip bakışları ve suçlamalarıyla karşılaşınca Nehir onu kanatları altına almıştı hemen.
Saadet'e de kızamıyordu ama. Çok fazla şey yaşamıştı. Nehir hayatında bir çocuk sahibi olmayı Arık'la bile düşünmezken gene de bebeğini bu şekilde kaybetmenin acısını hayal bile edemiyordu. Ve ardından Sena'yı kaybetmek, aelimde büyüttüğü Akşın'ı kaybetmek... Saadet şüphesiz ki çok şey yaşamıştı ama bu gene de insanlara karşı olan tavrını açıklamıyordu. Belki Salih'in yardımıyla kendine gelebilirdi ama Salih bile onun yanına uğramaz olmuştu. Nehir onu da anlıyordu. Hala olanlar yüzünden kendini suçlarken Saadet'in de aynısını yaptığından korkup saklanıyordu o da kendince.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Dans
FanfictionYamaç sızlanıp "Nehiiiiiiiiiir." dedi. Nehir kulağını tutup "Bağırmasana be!" dedi. "Gene ne oldu?" Yamaç gözlerini tam açamayarak "Nehir ben bugün mezun oldum." dedi sarhoş sesiyle. Nehir başını sallayıp "Biliyorum salak, o yüzden çıktık ölene kada...