2.3 // Hanımefendimiz

275 21 30
                                    

"Ama daha da akıllandım, daha da sertleştim zamanla. Canım ölümden döndüm, bunu hep yapıyorum. İsimlerden bir listem var ve seninki kırmızı ve altı çizili."



Azer sinirle yanında volta atıp intikam yeminleri edip Yamaç'ı nasıl öldüreceğini anlatırken Efsun dayanamayıp "Yeter!" dedi sertçe. Azer durup ona baktı. "Sana güvenliği arttır demiştim, bu senin suçun." dedi. Azer karşı çıkmak isteyince de elini kaldırdı. "Ben diyene kadar Koçovalılardan kimseyi öldürmeyeceksin! Özellikle de Yamaç! Sakin ve kontrollü olacaksın! Yamaç senin elinden ölmeyecek!" Azer'in yüzündeki şaşkınlık barizdi. "O ne demek şimdi?" Efsun balkondan manzaraya bakmaya geri dönerek "Bir planım var demek, tek kurşunla tüm Koçovalıları dağıtacağım." dedi kendinden emin bir şekilde.

***

Efsun, abisi olarak gördüğü adamın öyle hareketsiz, ölü gibi bir sedyede yattığını görünce üzülmüştü ve Yamaç Koçovalı'ya karşı daha da kinlenmişti. Yücel'in yanındaki sandalyeye oturup adamın onu muhtemelen anlamayacağını bildiği halde konuşmaya başladı.

"Amacım her zaman Koçovalıların soyunu kurutmaktı, biliyorsun. Onların bana yaptığını yapacaktım. Ama fikrim değişti Yücel. Yanlış anlama, hala onlardan nefret ediyorum. Ama kaba kuvvettense onları yaşarken öldürecek bir planım var artık."

Kadın Yücel'e bakıp hafifçe eğilerek sanki bir sır veriyormuş gibi "Vartolu." dedi. "Hani şu, babamın eski adamı olup da ona ihanet eden, Koçovalılarla bir olan Vartolu. Babasının katilini arıyormuş, onun babasının oğlu olduğunu bilmeden. Yeri ve zamanı geldiğinde, bir şekilde ona Yamaç'ın İdris'i öldürdüğü videoyu vereceğim ve yerime yerleşip nasıl onun Yamaç'ı öldüreceğini, Çukur'un bu haberle nasıl sarsılacağını izleyeceğim.

"Koçovalılar üç kere birbirlerinin kanını döktükten sonra asla toparlanamazlar. Neydi? Önce Vartolu Kahraman'ı öldürdü. Sonra Yamaç İdris'i ve şimdi de Salih Yamaç'ı öldürecek. Asla toparlanamazlar. Ve onlar ağlaşırken de Çukur bize kalır."

Efsun gururla anlattığı planından sonra durdu ve iç geçirdi. Yüzündeki herkese sunduğu öz güven ve güç dolu ifadeyi silip somurttu. Gözleri dolmuştu bile. Kırılgan sesiyle adamın saçlarını okşadı. Kızıl adamın gözleri dokunuşla kapanmış, yüzü kısa süreliğine de huzur bulmuştu. "Ben böyle değildim Yücel." dedi. "Sen beni hatırlıyorsun, ben böyle değildim. Ben piyano çalan, kitap okuyan bir kızdım sadece. Ne zaman babamın esvabına büründüm bilmiyorum, ne zaman Hanımefenedi oldum... Doğru şeyi mi yaptım sence? Ailemin intikamı dedin ama... bilmiyorum, hayır, biliyorum, ben yapmam gerekeni yaptım. Değil mi?"

Kadının korkarak sorduğu soruya bir cevap gelmemişti. Efsun iç geçirip yaşlarını makyajını bozmadan sildi ve saçını düzeltip "Yapmam gerekeni yaptım ben." dedi. "Bu hayatta kimseyi kendimden çok sevmemem gerektiği öğretildi bana, ben de onu yaptım. Kendimi önemsedim. Hah, zaten benim artık ben olmadığımı kendimden ve kendi çıkarlarımdan çok birini önemsediğim zaman anlarsın."

***

Efsun, Yücel'in yanından dönüp adeta babaannesinden kaçarcasına satın aldığı plazadaki dairesine geldiğinde hava çoktan kararmıştı. Kadın evde biri olduğunu anahtarı çevirdiği anda anlasa bile bildiğini gösteren bir şey yapmadan panik butonuna basıp Orhan'a sinyali gösterdi. Gelen kimse hırsız değildi, Efsun'un en pahalı tabloları hala duvardaydı. Gelen tanıdık biriydi, öldürmek için ya da daha fazlası için bekleyen biri.

Efsun balkonuna çıkıp manzarayı izlerken cam korkuluklardan ona yaklaşan adamın yansımasını gördü. Eli eteğinin altına sakladığı silahına gitmişti yavaşça. Adam silahını ona doğrultunca Efsun "Yücel ve Azer'den sonra gerçekten sıra bana geldi ha Koçovalı?" dedi. Yamaç kadının onu fark etmiş olmasına şaşırırken "Tabi ki de sıra sana gelecekti, es geçeceğimi düşünmedin değil mi?" dedi. "Seni de öldüreceğim Efsun."

Efsun aniden silahını çekip ona doğrulttu ve "Belki de ben seni öldüreceğim." dedi. Bunu yapmayacaktı. Gerek kalmayacaktı çünkü. Orhan'ın ve ekibinin gelmesi yakındı. Yamaç kadının yüzünü ilk defa görünce duraksadı bir an. Kadının gözlerinin etkisinden kaçarcasına silahına bakıp omzunu silkerek balkondaki koltuğa oturdu rahatça. "Canıma minnet." Efsun kaşlarını çatıp başını yana eğdi ama silahını indirmedi Yamaç gibi. "Neden Yücel'in karısını ve kızını öldürdün? Onların olayla bir alakası yoktu."

Yamaç dudaklarını büzüp Efsun'a baktı bir süre. "Siz neden benim karımı gözlerimin önünde öldürdünüz? Neden yeğenime aşırı doz verip öldürdünüz? Siz neden benim Aliço'mu yaktınız? Siz neden bana ba..." Yamaç susup başını öne eğince Efsun kafası karışmış bir şekilde kalmıştı. "Bunları ben yapmadım." deyince de Yamaç sinirle ona bakıp "Siz yaptınız Efsun Hanım. Sen, Yücel, Azer, Timsah..." dedi. "Benim yeğenim Akşın... Ağzına bir gıdım içki bile sürmemişti yaşı tutmasına rağmen. Kimseye zararı olmayan, sessiz, sakin bir kızdı benim yeğenim. Ama aşırı dozdan öldü dediler. Bir çift melek kanadının altına bıraktılar benim yeğenimi ölürken.

"Benim Aliçom insanların gözlerinin içine bakamazdı konuşurken ama kitaptan da başını kaldıramazdı. Onu en sevdiği şeylerle, kitaplarla yaktılar.

"Benim karım, gözlerimin önünde boğuldu. Ölürken bile beni rahatlatmaya çalışıp gülümsüyordu biliyor musun? Ama bunları siz yapmadınız evet, ben yaptım amına koyayım çok doğru."

Efsun Yamaç'ın ani çıkışıyla irkilse de silahını indirmedi. "Benim bunlardan haberim yok ne saçmalıyorsun sen? Benim bildiğim, abim yerine koyduğum Yücel bu kadar acımasız biri değil." Yamaç güldü. "Sen şaka mısın ya? Abim dediğin adam ailemi sikti benim ne anlatıyorsun sen?" Efsun sinirlerine hakim olamayıp "Sen kendi abilerinden bihabersin sanırım Yamaç. En son baktığımda abilerin, başka bir abini öldüren abini bağırlarına basıyorlardı."

Yamaç ayaklanıp işaret parmağını kadına doğrultarak "Salih'i bu işe karıştırma. Onunla Yücel bir değil." dedi. Efsun başını salladı gülümseyerek. "Tamam bir olmasın, peki şu Nehir'le ölürken bile seni rahatlatmaya çalışan karın bir mi Yamaç anlatsana?" Yamaç afallamış bir şekilde ona bakarken Efsun adamın gözlerindeki hayranlığın yerini korkuya bıraktığını fark etti o an. Büyüsünün etkisinden çıkmıştı Nehir adını duyar duymaz.

Efsun başını salladı vurması gereken yerin o tımarhanedeki kadın olduğunu daha iyi anlayınca. "Ah evet, biliyorum. Şu tımarhanede gününü gün ettiğin, yaralanınca aradığın, birlikte şarkılar söylediğin Nehir'den de haberim var. Karın öleli daha bir yıl bile olmadı. Belki de ölürken bile seni düşünen o kadını hayattayken bile yeterince sevmem-"

Yamaç silahını onun çenesinin altına bastırıp "Kapa çeneni." dedi sessizce. Efsun başını yana eğip "Ne o? Gerçekler zoruna mı gitti Koçovalı?" dedi. "Zavallı Sena, senin onu ne çabuk unuttuğunu görünce kahroluyordur." Yamaç öfkeyle soluyup tetiğe basacakken ensesine yediği darbeyle yere yığılmıştı. Yamaç'ın bayıldığını gören Efsun, yüzündeki güçlü ve umursamaz maskeyi indirip derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Çok korkmuştu.

Orhan ona bakıp "İyi misiniz Hanımefendi?" dedi endişeyle. Efsun başını sallamakla yetinirken Orhan korumaların birinden bir bardak su istemişti. Efsun suyu içtikten sonra daha iyiydi. Orhan ona bakıp "Bunu ne yapmamızı istersiniz Hanımefendi?" dedi Yamaç'a bakarak. Efsun da tiksintiyle Yamaç'a bakıp "Biraz hırpalayıp sokağa atın." dedi ve yüzünü ekşitti. "Gerizekalı Koçovalı."




'Ello!

Evet evet, bölüm kısaydı ama Efsun'u daha iyi tanıyalım diye falan da filan. Gelecek bölüm çoksel NehYam sahnelerimiz var söz.

Gelecek bölümden spoyler : Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandılar

Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻 🏳️‍🌈

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin