2. 5 // Babasının Kızı

339 20 33
                                    

"Dem hadi gel yanıma. Al beni kollarına. Şimdilik ayrıyız ama. Düştüm yine yollarına."




Salih görüş odasında onu bekleyen insanların yüzüne bile bakamadan ilerledi ve karşılarına oturdu. Kadın oğlunun yaptığıyla gurur duyarcasına konuştukça Salih daha da ezilmişti. Evet, o çocuk Çukur'dandı. Ama gene de Salih için ölmesine gerek yoktu. Belki de daha iyi bir plan yapsaydı, daha dikkatli olsaydı; çocuğa bir şey olmazdı. Salih ömrü boyunca o çocuğun vebalinin boynunda olduğunu bilerek yaşayacaktı. Ölen kişi kendi, öz oğlu olmasına rağmen Salih'i teselli ediyordu hala kadın.

Kadın ve kızı gittiklerinde Salih de aklında kurduğu şeyle koğuşuna döner dönmez telefonunu çıkartıp Metin'i aradı. Onunla konuştuktan sonra telefonu kapatıp gene sakladı. Gözü onun için ölen çocuğun artık boş olan ranzasına takılmıştı. Başını öne eğip sessizce özür diledi. O da böyle olsun istememişti.

***

Efsun Apollo'nun yanaklarını okşayıp kedinin daha sesli mırlamasına neden olurken Orhan telefonuna bakıp "Yamaç'ın delirip hoyratça davranması beklemediğimiz bir senaryo değildi Hanımefendi ama ben her zaman yaşadığı acıdan dolayı kendisini öldürmeye teşebbüs eder diye düşünmüştüm." dedi. Efsun dudaklarını büzüp "Onu burada tutan bir şey var Orhan." dedi. "Yoksa yaşamak istediğinden değil. İki defa namlumun ucunda kaldı, ikisinde de yüzünde korku ya da yaşamak için bir heves yoktu."

Adam gözlüklerini düzeltti. "Onu hayatta tutan şey neyse yeterince güçlüymüş." Efsun bir süre düşünüp "Sence intikam arzusu mu yoksa o kız mı? Nehir?" dedi. Orhan kaşlarını çatıp ona baktı. "Ben... bilmiyorum." Kadın başını sallayıp "Öğreniriz elbet bir gün." dedi. "Neyse devam et. Akın nasıl karşıladı bunu? Yamaç'ın dönüşünü, hayatta olmasını?"

Orhan zalimce gülümseyip "Cidden dediğiniz gibi aptal bir çocuk." dedi. "Şoka girip kalmış Yamaç'ı pazarda gördüğünde. Ve Yamaç İstanbul'a savaş açarken de... susup durmuş. Gerçi laf söyleyecek olsa bile Yamaç onu susturmuş tabi." Efsun başını iki yana salladı hayal kırıklığıyla. "Tamam. İçerdeki adamımız olmaya devam etsin. Laf uçursun yeter."

Adam başını sallayıp "Hapishanede olan şeyler var." dedi yeni konuya geçerek. Efsun ilgiyle doğrulup "Evet evet. Oraya gelelim. Vartolu ne halde?" dedi heyecanla. "Yaklaştı mı? Videoya hazır mı? Yakında çıkacaklar, verebilir miyiz?" Orhan başını hayır anlamında sallayıp "Zannetmiyorum Hanımefendi." dedi. "Kardeşleriyle çekildiği bir fotoğrafı çalmışlar, o fotoğrafı geri almaya çalışırken kavga olmuş ve Çukur'dan bir adam öldürülmüş onu korumaya çalışırken."

Efsun kaşlarını çatıp "Çok üzücü tamam ama yani?" dedi. Orhan dudaklarını büzüp "Çocuk ölürken Vartolu'nun onun başında ağladığını söylüyorlar. Ve gencin annesi Vartolu'yla konuşmuş." dedi. Efsun yüzünü ekşitip "Hıssss. Kötü olmuş o ya." dedi. "Hiçbir anne 'Evladın benim için öldü, bununla yaşa.' gibi bir laf duymayı hak etmez."

Orhan başını sallayıp "Olay da bu ya." dedi. "Vartolu suçlu bir çocuk gibi başı önde otururken gencin annesi 'Oğlumun senin için ölmesi sorun değil.' demiş ona. Tabi sonra Vartolu da kadının ailesine yardım göndermiş, bayağı büyük bir yardım. Ve her zaman bakılmalarını istemiş."

Orhan'ın dedikleriyle Efsun kalakalmıştı. Gözlerini kırpıştırıp "Nasıl yani?" dedi. "Tanıdığı biri miymiş o zaman o genç?" Adam hafiften gülümseyerek başını iki yana salladı. "Hayır Hanımefendi. Koğuşta tanışmışlar daha birkaç gün önce." İkisi de bir süre sustular bu bilgiyle. Orhan kadına bakıp "Hanımefendi siz ne dersiniz bilmem ama ben bu Vartolu'nun ailesine benzediğini zannetmiyorum. Belki onlarla büyümediği için, belki de anne tarafından gelen genleri almadığım için, bilmiyorum ama Vartolu farklı olan." dedi. Efsun başını salladı küçük hareketlerle. "Haklısın. O farklı olan."

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin